Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar, Zeynep adında küçük bir kız varmış. Zeynep, kocaman gözleri ve kocaman bir kalbi olan, neşeli ve meraklı bir çocukmuş. Zeynep’in en sevdiği şeylerden biri,…
As the winter season slowly began to show itself, all the penguins had set off on their journey. The emperor penguin and his mate, Pigu, were among them. They were…
Once upon a time, there was a kingdom full of colorful flowers. The most beautiful place in this kingdom was the garden of the Flower Princess. The princess had taken…
Sultan Alaaddin zamanında 3 Hristiyan alim papaz, Anadolu’yu dolaşarak halkın kafasını karıştırmayı kendilerine görev edinmişler. Gittikleri yerlerde o yörenin en alim kişisini bulup her biri ona cevabı bilinmeyen bir soru…
Bir gün Nasreddin Hoca, köydeki pazar yerine gitmek için eşeğine bindi. Hava çok sıcaktı ve güneş tepede parlarken, Hoca yolda bir adamla karşılaştı. Adam, Hoca’ya seslendi ve “Hoca, çok yoruldum….
Once upon a time, there was a very poor miller. Before he died, he divided all his belongings among his three sons. He gave the mill to the eldest son,…
Bir zamanlar, yemyeşil çimenlerin uzandığı, çiçeklerin en güzel renkleriyle açtığı ve kuşların sabahları şarkılar söylediği bir orman varmış. Bu ormanın adı Umut Ormanı’ymış ve burada her canlı, birbirine yardım etmek…
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak bir diyarda, çocuk sahibi olmayı çok isteyen yaşlı bir kadın yaşarmış. Bir gün, bu dileğini gerçekleştirecek bir periyle karşılaşmış….
Bir varmış bir yokmuş, uzak diyarlarda, yemyeşil ormanların kuytusunda, küçük bir köyde Mina adında bir kız çocuğu yaşarmış. Mina, sabahları hiç uyandırılmak istemezmiş. Özellikle okula gitmek için güne başlamak ona…
Bir zamanlar uzak diyarların birinde, geceyi asla uyumadan geçiren bir grup çocuk yaşarmış. Geceleri, yavaşça düşen kar tanelerinin sessizliğinde, gökyüzü mavi ve ay parlakken, o çocuklar gözlerini kapatmaz, oyunlarını sürdürürlermiş….