Bir zamanlar, insanların karnında gizli bir krallık vardı. Bu krallığın adı Bağırsak idi ve burada yaşayan minik ama güçlü kahramanlar, yani yararlı bakteriler, insanları sağlıklı tutmak için durmadan çalışırlardı.
Bu krallığın en çalışkan üyelerinden biri Lacto adında sevimli bir bakteriydi. Lacto ve arkadaşları, yiyecekleri sindirmeye, zararlı mikroplarla savaşmaya ve vücudu güçlü tutmaya yardımcı oluyorlardı. Onların olmadığı bir bağırsak, tıpkı korumasız bir şehir gibi olurdu.
Bir gün, Bağırsak’a kötü niyetli Kötü Mikroplar adında bir grup istilacı geldi. Bu mikroplar insanların hastalanmasına sebep oluyor, karnını ağrıtıyor ve enerji kaybetmelerine yol açıyordu. Ancak Lacto ve arkadaşları hemen harekete geçti!
Bifido, Probi ve diğer dost bakteriler bir araya gelerek Kötü Mikropları etkisiz hale getirmeye başladılar. Onları sindirime yardımcı olan asitlerle etkisiz hale getiriyor, bağışıklık sistemine destek vererek vücudu hastalıklardan koruyorlardı. Ancak bu savaşta başarı kazanmak için insanların da doğru beslenmesi gerekiyordu.
Lacto, büyük bir toplantı yaparak insanlara seslendi:
“Eğer bizi güçlü tutmak istiyorsanız, yoğurt, kefir, peynir ve lifli sebzeler yemelisiniz! Çünkü biz ancak sağlıklı besinlerle çoğalırız. Eğer çok fazla şeker ve fast-food yerseniz, düşmanlarımız olan kötü mikroplar güçlenir ve biz onlarla savaşmakta zorlanırız!”
Bu mesajı duyan insanlar, beslenmelerine daha çok dikkat etmeye başladılar. Daha fazla sağlıklı yiyecekler yediler ve bağırsaklarındaki yararlı bakterilere destek oldular. Lacto ve ekibi de güçlenerek bağırsağı korumaya devam etti.
Ve böylece, insanlar sağlıklı yaşadı, bağırsaktaki kahramanlar görevlerine mutlu bir şekilde devam etti.