
Bir zamanlar, köyde çıkrıkçılık yapan yaşlı bir adam varmış. Çıkrıkçı, çok çalışkan ve dürüst bir insandı, ama oğlu tembel bir çocukmuş. Çıkrıkçı oğluna her gün iş yapmayı, çalışmayı öğretmeye çalışsa da, oğlu bir türlü işten hoşlanmaz, hep tembellik yaparmış.
Bir gün, çıkrıkçı oğluna şöyle demiş: “Evlat, ben yaşlandım. Bu çıkrığı ben bir gün yapamayacağım. Eğer sen de çalışmak istemezsen, bu işi bırakıp gidersin, ama unutma, bir gün bu köydeki insanlar sana ihtiyacım olduğunu hatırlatacaklar.”
Oğlu hiç dinlememiş, ancak bir gün çıkrıkçının ölümüyle her şey değişmiş. Oğul, babasının bıraktığı çıkrığı ve işlerini devralmak zorunda kalmış. Ama o kadar tembelmiş ki, çıkrığı düzgün bir şekilde kullanamıyor ve çok zorlanıyormuş.
Bir sabah, köydeki insanlar çıkrıkçı oğlunu üzgün bir şekilde görmüş. Biri ona yaklaşarak, “Neden bu kadar üzgünsün?” diye sormuş. Çıkrıkçı oğlunun cevabı oldukça ilginç olmuş:
“Babam bana hep çalışmayı öğretmeye çalıştı, ama ben onu dinlemedim. Şimdi babamın yaptığı işi yapmaya çalışırken, hiç başarılı olamıyorum. Ama belki, bir gün babamın olduğu gibi ben de başarılı olabilirim.”
O günden sonra, çıkrıkçı oğlunun içindeki tembellik gitmiş. Çalışmaya başlamış ve zamanla çıkrıkçılığı çok iyi öğrenmiş. Çıkrıkçılık işini en iyi şekilde yapan biri haline gelmiş.
Bu masal, çalışmanın ve azmin ne kadar önemli olduğunu, tembellikten vazgeçmenin insanı başarılı yapacağını anlatır.