
Bir zamanlar, güzel bir kasabada iki kız kardeş yaşardı: Ela ve Defne. Birbirlerine çok bağlı olan bu iki kız, her gece uyumadan önce birbirlerine masallar anlatırdı. Bir gece, ikisi de farklı odalarda uyuyakaldı ve aynı rüyayı gördüler.
Rüyalarında, büyük bir ormanda ilerlerken, karşılarına muhteşem bir tahta unicorn çıktı. Unicorn, altın gibi parlayan gözleriyle onlara baktı ve “Sizi büyülü bir maceraya götüreceğim!” dedi. Kardeşler, hiç tereddüt etmeden unicornun sırtına bindiler ve ormanın derinliklerine doğru yol almaya başladılar.
Bir süre sonra, büyülü bir şatoya ulaştılar. Şatonun içinde sihirli aynalar, ışıldayan taşlar ve uçuşan kelebekler vardı. Unicorn, onlara “Burada gizemli bir hazine saklı, onu bulmak için cesaretli olmalısınız,” dedi.
Ela ve Defne heyecanla şatonun içinde ilerlediler. Bir odada kocaman bir kitap buldular. Kitabın kapağında şu yazıyordu: “Gerçek hazine, kalbinizde taşıdığınız sevgidir.” İki kardeş birbirlerine bakıp gülümsediler.
Tam o sırada büyük bir ışık parladı ve ikisi de yataklarında uyandı. Heyecanla birbirlerinin odasına koştular. “Ela! Defne! Sana anlatmam gereken bir rüya gördüm!” dediler aynı anda ve gülmeye başladılar. Meğer ikisi de aynı rüyayı görmüştü!
O günden sonra, her gece unicornun büyülü dünyasına tekrar gitmeyi umarak uykuya daldılar. Çünkü biliyorlardı ki, hayal gücü onları her zaman en güzel maceralara götürebilirdi…