
Bir zamanlar, iki kedi ormanda dolaşırken bir parça peynir bulmuşlar. Peynir oldukça büyük ve iştah açıcıymış. İkisi de hemen sahiplenmek istemiş ama kimin ne kadar alacağı konusunda anlaşamamışlar.
“Bu peyniri ben gördüm, önce ben alacağım!” demiş ilk kedi.
“Hayır, ben daha açım! Hakkım olanı almalıyım!” diye karşı çıkmış diğeri.
Kediler uzun uzun tartışmış, ama bir türlü peyniri nasıl paylaşacaklarına karar verememişler. Sonunda ormanda kurnazlığıyla ünlü olan maymuna gidip yardım istemeye karar vermişler.
Maymun onları dinlemiş, hafifçe gülümsemiş ve başını sallayarak şöyle demiş:
“Bu adil bir iş. Ben bir terazim var, onunla peyniri eşit şekilde bölerim.”
Sonra terazisini getirmiş, peyniri iki parçaya ayırmış ve terazinin iki kefesine koymuş. Ancak parçaların biri biraz daha büyük çıkmış.
“Ah, biri diğerinden daha büyük olmuş! Adalet için düzelteyim,” diyerek büyük olan parçadan bir ısırık almış.
Ama şimdi diğer parça daha büyük kalmış! Maymun bu sefer de ondan bir lokma almış. Böyle böyle, her iki parça da eşit olana kadar devam etmiş. Ama eşitleme işi bittiğinde ortada neredeyse hiç peynir kalmamış!
Kediler şaşkınlıkla bakakalmışlar. “Peki, bizim hakkımız olan peynir nerede?” diye sormuşlar.
Maymun ağzını silmiş ve gülümsemiş:
“Siz kavga ederken ben de işimi yaptım. Sonunda adalet sağlandı! Ama size pek bir şey kalmadı…”
Kediler birbirlerine bakıp, büyük bir hata yaptıklarını anlamışlar. Ama iş işten geçmiş, peyniri maymun mideye indirmişti.
Kendi aralarında anlaşamayanlar, sonunda haklarını başkalarına kaptırır. Tartışmalar bazen kurnazların işine yarar. Eğer kediler en başta peyniri kendileri paylaşmayı bilseydi, aç kalmazlardı.
Bu masal, anlaşmazlıkların fırsatçıları nasıl beslediğini öğreten önemli bir derstir.