
Güneşli bir bahar sabahıydı. Okulun bahçesinde çocuklar neşeyle oyun oynuyor, öğretmenleri de onları izliyordu. O gün, öğretmenleri Melek Hanım, sınıfa girerken öğrencilerine bir sürprizi olduğunu söylemişti. Çocuklar heyecanla yerlerine oturmuş, sürprizin ne olduğunu merak ediyordu.
Dersin ortasında, sınıfın en iyi arkadaşları olan Zeynep ve Elif, bir şeyler fısıldaşmaya başlamıştı. Önce küçük bir gülümseme, sonra kıkırdamalar… Öğrenciler meraklanmış ama öğretmenleri Melek Hanım, her zamanki gibi dersine devam etmişti.
Bir süre sonra, Zeynep ve Elif’in fısıltıları daha da belirgin hale geldi. İkisi de elleriyle ağızlarını kapatıyor, kulaktan kulağa konuşup arada kahkahalar atıyorlardı. Diğer öğrenciler bu durumu fark etmiş, bazıları rahatsız olmuştu. Melek Hanım da onları fark etti ama hemen uyarmadı. Bunun yerine, onlara önemli bir ders vermeye karar verdi.
Dersin sonunda, Melek Hanım tahtaya yaklaştı ve öğrencilere döndü:
“Çocuklar, size önemli bir soru sormak istiyorum. Bir ortamda iki kişi kendi arasında fısıldaşarak konuştuğunda, o ortamda bulunan diğer insanlar kendilerini nasıl hisseder?”
Öğrenciler birbirlerine baktılar. Ali elini kaldırarak cevap verdi:
“Öğretmenim, sanki bizimle ilgili bir şey konuşuyorlarmış gibi hissederiz.”
Ayşe ekledi:
“Bazen rahatsız olurum çünkü beni dışlamışlar gibi gelir.”
Melek Hanım gülümsedi. Sonra gözlerini Zeynep ve Elif’e çevirdi ve yumuşak bir sesle sordu:
“Zeynep, Elif… Sizce biraz önce yaptığınız şey, arkadaşlarınızın nasıl hissetmesine sebep oldu mu?”
Zeynep ve Elif başlarını eğdi. Aslında kimseyi üzmek istememişlerdi ama farkında olmadan arkadaşlarını rahatsız etmişlerdi.
Melek Hanım devam etti:
“Toplum içinde, başkalarının yanında fısıldaşarak konuşmak saygısızlık olarak görülür. Çünkü insanlar, fısıldaşan kişilerin kendileri hakkında konuştuklarını düşünebilir ve bu onları rahatsız edebilir. Eğer söyleyeceğiniz bir şey gizli değilse, herkesin duyabileceği bir şekilde konuşabilirsiniz. Gizli bir şeyse, onu daha sonra özel bir zamanda konuşmanız daha uygun olur.”
Zeynep ve Elif utanmıştı ama aynı zamanda önemli bir ders almışlardı. Zeynep cesaretini toplayarak konuştu:
“Özür dileriz öğretmenim, amacımız kimseyi rahatsız etmek değildi. Bir dahaki sefere dikkat edeceğiz.”
Elif de başını sallayarak ekledi:
“Artık toplum içinde fısıldaşmayacağız.”
Melek Hanım gülümseyerek:
“Önemli olan, hatalarımızdan ders almak ve daha iyi bir insan olmaktır. Hepinizin böyle güzel düşünebilmesi beni çok mutlu etti!”
O günden sonra, Zeynep ve Elif artık kimsenin yanında fısıldaşarak konuşmamaya dikkat ettiler. Ve böylece, sınıfta herkes kendini daha rahat ve huzurlu hissetmeye başladı.
Ve masal burada bitti, ama ders hep akıllarda kaldı.