
Bir zamanlar, Hakan adında çok sevgi dolu bir baba vardı. Eşi Gül ve iki çocuğu Rümeysa ile Furkan da çok mutlu bir aileydiler. Bir gün, Hakan bir şey fark etti: Sevgililer günü yaklaşıyordu ve Gül, her zaman ailesine çok sevgiyle bakıyor, her işiyle ilgileniyordu. O yüzden bu özel günde Gül’e harika bir sürpriz yapmak istedi.
Rümeysa ve Furkan’a, “Sevgililer günü’nde annemize ne hediye edelim?” diye sordu. Rümeysa hemen, “Baba, evi süsleyelim! O zaman annem çok mutlu olur!” dedi. Furkan ise, “Bir de büyük bir pasta alalım, annem en çok pastaları sever!” diye ekledi.
Hakan, çocuklarının fikirlerini çok beğendi. Hızla, Gül’ün sevdiği rengarenk balonları, çiçekleri ve güzel süslemeleri almak için dışarı çıkmaya karar verdi. Çocuklar da sabırsızlıkla annelerine en güzel sürprizi hazırlamak için yardım ettiler.
Eve döndüklerinde, evin her köşesine renkli balonlar asmaya, sofrayı en güzel şekilde hazırlamaya başladılar. O sırada Hakan, Gül için özel bir hediye de almaya gitmek istedi. Çocuklar da çok heyecanlanmıştı, çünkü Hakan’la birlikte Gül için bir çift zarif küpe almayı planlamışlardı.
Sonunda, her şey hazır oldu. Evin içinde rengarenk balonlar uçuşuyor, masanın üstünde enfes bir pasta duruyordu. Hakan ve çocuklar, Gül’ün sevdiği tüm küçük detayları düşünerek, çok özenli bir hazırlık yapmışlardı.
Gül eve geldiğinde, şaşkınlıkla ve büyük bir mutlulukla içeri girdi. Her yerde çiçekler, balonlar, sevgi dolu notlar vardı. Hakan ve çocuklar hep birlikte, “Sevgililer günün kutlu olsun!” diye bağırdılar.
Gül, gözleri dolu dolu, “Ne kadar güzel, hepiniz ne kadar düşüncelisiniz!” dedi. Hakan ona, “Bizim için çok özel birisin, seni seviyoruz!” diyerek ona küpeleri verdi. Gül, küpeleri takarken, “Bunlar çok güzel, çok teşekkür ederim!” dedi. Ve Gül de dışardan gelirken aldığı hediyeyi hakana uzattı. İçinden güzel bir kravat çıkmıştı. Önce eşler sonra da tüm aile birbirine kocaman sarıldı.
Ve o günden sonra, Hakan ve çocuklar her yıl Sevgililer günü’nde Gül’e özel bir sürpriz yapmaya devam ettiler. Çünkü biliyorlardı ki, sevgiyle yapılan her küçük şey, kalpleri daha da yakınlaştırıyordu.