
Bir zamanlar, uzak bir köyde Okan adında genç bir öğrenci yaşarmış. Okan, her zaman yeni yerler keşfetmek ve dünyayı görmek istermiş. Okulunun düzenlediği Kore gezisini duyduğunda, heyecanı doruklara çıkmıştı. Hem Kore’nin kültürünü öğrenmek hem de arkadaşlarıyla birlikte macera dolu bir yolculuğa çıkmak istiyordu. Üstelik öğretmenleri ve birkaç veli de gezilerine eşlik edecekti.
Okan, sabah erkenden okulun önünde toplanan arkadaşlarıyla buluşmuş. Yanlarında sınıf öğretmeni ve Kore’yi gezdirmeleri için okuldan bir rehber öğretmen de vardı. Ayrıca birkaç veli de çocuklarına eşlik etmek için katılmıştı. Her biri heyecanla gezinin başlamasını bekliyormuş. Uçakla Kore’ye doğru yola çıktıklarında, gözleri parlak bir şekilde uykusuz ama mutlu bir şekilde pencereyi izliyorlardı.
Kore’ye vardıklarında, ilk olarak Seul’deki tarihi sarayları ziyaret etmişler. Okan, sarayın büyüklüğü karşısında hayrete düşmüş, içindeki ince işçiliklere, renkli çatılara ve eski taşlara hayran kalmış. Gezi rehberi öğretmen, Kore’nin tarihini ve kültürünü anlatırken, Okan her kelimesine dikkatle kulak vermiş. Veliler, çocuklarıyla birlikte sarayın güzelliklerini keşfederken, öğretmenler de her şeyin düzenli ve güvenli gitmesini sağlamış.
Bir sonraki gün, geleneksel Kore yemeklerini tatmışlar. Kimchi, bibimbap ve ramen gibi lezzetler, Okan’ın damak tadına yeni bir dünya açmış. Yemeklerin yanında yapılan geleneksel çay seremonisine de katılmışlar, burada da Kore’nin misafirperverliğini ve geleneklerini derinden hissetmişler. Veliler, yemeklerin tadına bakarken çocuklarına yardımcı olmuş, öğretmenler de her şeyin uygun olduğundan emin olmuş.
Okan’ın en sevdiği anlardan biri, Kore’nin ünlü Gyeongbokgung Sarayı’nda yapılan geleneksel Kore danslarını izlemek olmuş. Renkli elbiseler içinde dans eden koreografiler, Okan’a adeta bir masal dünyasına adım atmış gibi hissettirmiş. Öğretmenleri, Okan ve arkadaşlarını bu özel gösteriyi daha iyi anlayabilmeleri için koreografi hakkında bilgi vermiş.
Sonunda, Okan ve arkadaşları, Kore’nin doğasında bir yürüyüşe çıkmışlar. Doğanın içinde huzur bulmuşlar, kuşların cıvıltısını dinlemiş ve derin bir nefes almışlar. Öğretmenler, öğrencilerinin güvenliğini sağlamak için dikkatle rehberlik ederken, veliler de onlara eşlik etmiş ve keyifli bir yürüyüş yapmışlar.
Geziden dönüş yolunda, Okan sadece yeni yerler görmekle kalmamış, aynı zamanda farklı bir kültürün içinde olmanın ne kadar değerli olduğunu anlamış. Arkadaşları, öğretmenleri ve velileriyle geçirdiği bu macera, Okan’ın hayatında unutulmaz bir yer edinmiş. Her biri, Kore’nin tarihine, kültürüne ve insanlarına duyduğu hayranlıkla, bu gezinin anılarını ömür boyu hatırlayacaklarmış.