Çölde hiçbir canlının hayatta kalamayacağı yerde bir mucize gerçekleşmiş. Büyüleyici güzellikte bir gül yetişmiş. Küçük bir tomurcuktan küçük bir çiçek yeşermiş. Daha sadece taç yaprakları olsa da herkesin o güne…
Küçük küçük dişleri var, ne de büyük işleri var. ? Gelişi aslan gibi, duruşu kaplan gibi, yayılır hasır gibi. Arabadan atladı, pantolonu patladı. Dört ayağı var canı yok, ayağını kessen…
Había una vez un bosque hermoso, lleno de árboles altos y ríos cristalinos. Todos los animales vivían en paz hasta que, un día, un gran incendio comenzó a devorar el…
Deli Dumrul adında yıllar önce yaşayan bir er varmış. Deli Dumrul artık kurumuş, işlevini yitirmiş olan bir çayın üzerine köprü yaptırmıştır. Köprü üzerinden geçen insanlardan 30 Akçe, geçmeyen insanlar üzerinden…
My Father Had Eight Bees These are the names of the bees: Mercury, Venus, Earth, Mars, Jupiter, Saturn, Uranus, and Neptune. I call them planets, now listen to me and…
Quando Joan era sola, aveva un gioco segreto che le piaceva fare. Aveva trovato un piccolo posto sotto la siepe, dove muschio e foglie formavano una minuscola grotta verde. Era…
Bir gün Nasrettin Hoca göl kenarında gider.Elinde de bir kase yoğurt vardır.Hoca, yoğurdu kaşık kaşık göle boşaltmaya başlar.Bu sırada onu gören biri şaşırarak,– Hoca ne yapıyorsun, diye sorar.Hoca gülerek,– Görmüyor musun göle…
Çok güzel bir sabahtı. Çoktan kuşlar uçmaya başlamıştı. Bazıları da ağaç dallarının arasında birbirleriyle şakalaşıyorlardı. Bir taraftan arıların vızıltıları yükseliyordu. Her şey uyanmış ve işinin başına geçmişti anlaşılan. Rengarenk kanatlarıyla…
Bir varmış bir yokmuş Allahın günü çokmuş, Dünyanın bir köşesinde sadece pembe rengin olduğu bir vadi varmış. Bu vadide bütün ağaçlar, çiçekler, çimenler pembe renkteymiş. Vadide yaşayan insanlar diğer renkleri…
Es war einmal in einem Computerraum, in dem zwei sehr unterschiedliche Computer lebten. Einer war alt, der andere jung. Der alte Computer hatte viele Jahre lang hart gearbeitet, viele Programme…