Bir varmış bir yokmuş, Dünyanın en uzak yerlerinde masmavi denizin ve yemyeşil ağaçların olduğu küçük bir ada varmış. Bu adada çok az insan yaşamasına rağmen herkes birbiri ile mutlu ve sevgi dolu günler geçirirmiş. Adada insanlar kadar çok güçlü hayvanlarda yaşarmış. Bu güçlü hayvanlar adayı dışarıdan gelen tehlikelere karşı her zaman korurmuş. Bu nedenle insanlar ve hayvanlar arasında çok güçlü bir dostluk hakimmiş. Adanın en yaşlı bilge dedesi bir gün denizin kenarında yanında birkaç hayvan dostu ile dolaşmaya çıkmış. Bilge dede adada bir terslik olduğunu hissediyormuş ama bir türlü bulamıyormuş. Uzaklardan karanlık bulutlar adaya doğru yaklaşıyormuş.
Bilge dede adada yaşayan insanlar ile konuştuğunda; ‘’Yakın zamanda bir şeyler olacak gibi ama ne olduğunu bir türlü bulamıyorum.’’ Diyormuş. Bilge dedenin söylediklerine çok güvenen ada halkı da tedirgin olmaya başlamış. Herkes adanın başına ne gelecek diye endişeleniyormuş. Son zamanlarda adayı koruyan hayvanlar bile huzursuzlanmaya başlamış. Adaya ne olacağını düşünen insanlar çaresizce beklemeye başlamış. Bilge dede günlerce düşünüp durmuş. Henüz kimse tehlikenin ne olduğu bilmeden sadece korku ile evlerinde bekliyormuş. Adada yaşayan insanlar harekete geçmeye karar vermiş. Yaşadıkları evleri daha sağlam bir hale getirmeye başlamışlar. Tabii ki hiç birisi, onları her kötülükten gece gündüz koruyan hayvanları unutmamış. Hayvanlar içinde birer barınak yapmışlar. Hala birçok kişi evini veya ailesini koruyacak kadar imkana sahip değilmiş. Bazı insanların gücü evlerini tamir edip, güçlendirmeye yetmiyormuş.
Eskiden gece gündüz güvenle ve özgürce dolaştıkları ada şimdilerde tehlikeli bir hal alması, adadaki herkesi üzüyormuş. Günlerden bir gün bilge dede herkesi adanın merkezine toplayarak bir konuşma yapmış. ‘’Ey ada halkı! Bazı tehlikeler yaklaşıyor. Herkes ailesini, evini ve hayvanları korumaya aldı mı?’’ Diye sormuş. Adadaki herkes hep bir ağızdan ‘’Evet bilge dede!’’ Ancak bir terslik olduğu anlaşılıyordu. Hala birçok insan evini ve ailesini koruyacak imkana sahip olmadığı için hiç konuşmadan duruyordu. Bilge dede onların halini anlamıştı. Herkes kendi arasında mırıldanıyordu. Kimileri tamir ettirip güçlendirdikleri evlerinden, kimileri ise ailesi için topladıkları meyvelerden bahsediyordu. Bilge dede bu konuşmaları duyduğu an insanları başka bir konuda uyarmak istemişti. ‘’Ey ada halkı! Biliyorum herkes korkuyor ve telaşlanıyor. Bu nedenle evlerinizi güçlendirip, ailenize yemek depoladınız. Ancak kimsenin unutmaması gereken tek bir şey var, o da birbirimize karşılıksız bir şekilde yardım etmektir.’’ Adadaki halkın birçoğu kaşlarını çatmış, bilge dedenin ne diyeceğini merakla beklemeye başlamıştı. ‘’Bu adada yıllardır mutlu yaşıyoruz. Bunun için hepinize minnettarım fakat unutmayın asıl mutluluk, kötülüğün ve tehlikenin olduğu yerde insanların birbirlerine karşılık beklemeden yardım etmesidir.’’
Adadaki herkes bilge dedenin sözlerinden etkilenmişti. O günden sonra beklenen felaket artık gelmişti. Fırtına vardı ve denizin dalgaları yükseliyordu. Güçlü rüzgarlar bazı güçsüz ve tamir edilmeyen evlerin çatısını uçurmuştu. Birçok ağaç devrilerek yine güçsüz evlerin üzerine düşmüş ve onları yıkmıştı. Tamir edip güçlendirilen evler ise sağlam durarak rüzgara karşı direnmeye çalışıyordu. Üç gün boyunca devam eden fırtına nihayet bitmişti. Güneş yeniden adayı ısıttığı zaman herkes evlerinden yavaş yavaş çıkıyordu. Bilge dede evinden çıktığı zaman yıkılan evleri fark etmişti. Korkmuştu ve o güçsüz evlerde yaşayan insanların zarar gördüğünü düşünmüştü. Tam o an adada yaşayan insanlar evlerinden kalabalık halde çıkmaya başlamıştı. Bilge dede o an anlamıştı ve gülümsemişti. Birçok aile fırtına gecesi güçsüz evlerde yaşayan insanları kendi evlerine davet etmiş ve onların zarar görmelerini engellemişti. İnsanların birbirine karşılıksız bir şekilde iyilik yapmasından dolayı hiç kimse fırtınadan zarar görmemişti. Fırtına bittikten sonra ada halkı güçlerini birleştirip yıkılan evleri tamir etmiş ve aileleri yeniden kendi evlerine huzurla göndermişti. O günden sonra adadaki herkes sevgi içinde yaşamaya devam etmişti.
BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ MASALLARI İÇİN BİZİMLE KALIN.