Bir zamanlar, sakin bir kasabada, çok meraklı bir çocuk yaşarmış. Adı Arda’ymış. Arda, her şeyi keşfetmek ister, her köşeyi, her sokağı, her ağaç dalını incelemek için büyük bir hevesle dolaşırmış. En çok sevdiği şey ise, kasabanın dışında ormanda kaybolan izleri takip etmekmiş.
Bir gün, Arda, ormanın derinliklerine doğru tek başına gitmeye karar vermiş. Ağaçlar arasındaki patikalarda ilerledikçe, etrafındaki her şeyi daha dikkatli incelemeye başlamış. Kuşların ötüşü, rüzgarın sesi, yerden yükselen çiçek kokuları… Hepsi ona çok ilginç geliyormuş. Ama o kadar derinlere gitmiş ki, birden kaybolduğunu fark etmiş. Gerçekten kaybolmuştu! Her şey tanıdık görünmüyordu. Arda, korkmuştu, çünkü hiçbir şey bildiği gibi değildi.
İlk başta, paniklememeye çalıştı. Ama saatler geçtikçe, ormanın karanlık ve soğuk havası, içini ürpertiyle dolduruyordu. Kendisini yalnız hissediyordu. Arda, geri dönmeye karar verdi ama hiçbir yönü hatırlamıyordu. Korkusu daha da büyüdü. Arda, birdenbire anladı ki, kaybolmuş ve bir şekilde geri dönmeyi unuttuğu için başı dertteymiş.
Bir süre sonra, ağlamaya başlamıştı. O sırada bir ses duydu. Ses, bir yaşlı adamın sesine benziyordu. Adam, Arda’nın yanına geldi ve ona gülümsedi. “Neden üzülüyorsun, küçük çocuk?” diye sordu. Arda, “Kayboldum, nasıl geri döneceğimi bilmiyorum,” dedi.
Yaşlı adam, Arda’ya nazikçe bakarak, “Her zaman kaybolduğunda, önce sakinleşmeli ve etrafındaki her şeyi dikkatlice gözden geçirmelisin. Kaybolmak, aslında yolun kendisini bulma fırsatıdır,” dedi. Arda, şaşkın bir şekilde yaşlı adamın söylediklerini düşündü.
Adam, ona sabırla ne yapması gerektiğini öğretti. “Düşün ve hatırlamaya çalış. Hangi ağaçları gördün, hangi çiçekler var? Nereden geldin?” Arda, biraz sakinleşip, etrafına bakarak, sonunda kaybolduğu yeri hatırladı. Yaşlı adam, “İçindeki gücü bulduğunda, yolun seni bulur,” diye ekledi ve Arda’ya bir gülümseme verdi. O andan itibaren Arda, güvenle yolu bulmuş ve evine dönmüş.
Arda, kasabaya döndüğünde, yaşlı adamı bir kez daha görmek istedi ama onu bir daha asla göremedi. Ama o günden sonra, Arda panik yapmamayı öğrenmişti. Her şeyin bir çözümü olduğunu ve sakin kalmanın, doğru yolu bulmanın en önemli adımı olduğunu anlamıştı.