Bir zamanlar, yemyeşil bir ormanda küçük bir kertenkele yaşarmış. Adı Liko olan bu kertenkelenin hayatı, her gün ağaçlar arasında hoplayıp zıplayarak, güneşin keyfini çıkararak geçermiş. Liko, çok mutlu ve kaygısız bir yaşam sürermiş, çünkü dünyadaki her şeyin kolay olduğunu düşünürmüş. Ormanda herkesin işlerinin bir şekilde halledildiğine inanırmış. En çok da büyük taşlardan korkarmış. Taşları hep engel olarak görür, onlara yaklaşmazmış.
Bir gün, ormanda bir gürültü duymuş. Kafasını kaldırıp bakınca, dev bir taşın ormanın ortasında yuvarlanarak gelmekte olduğunu görmüş. Taş, ormandaki tüm yolları engellemiş ve her şey duraklamış. Diğer hayvanlar, taşın yolunu açmaya çalışsalar da başarısız olmuşlar. Liko, bu durumu görünce gülmeye başlamış. “Bu kadar büyük bir taş beni ne kadar etkilebilir ki?” demiş kendi kendine. “Ben, küçük bir kertenkelenin bunun üstesinden kolayca gelebileceğini düşünüyorum.”
Liko, hemen taşın yanına gitmiş. Gözlerini dikerek ona doğru yürümüş ve taşın altına girmeyi denemiş. Ama taş o kadar büyük ve ağırmış ki, Liko, ne kadar uğraşsa da onu hareket ettiremiyormuş. Derken, büyük bir sesle düşüp yere yuvarlanmış. Diğer hayvanlar, Liko’nun düşüşünü görüp gülmüşler. O anda Liko, taşın gerçekten ne kadar büyük ve güçlü olduğunu anlamış.
Bir süre sonra, yaşlı bir kaplumbağa gelmiş. Kaplumbağa, sakin bir şekilde taşın yanına yaklaşmış ve herkesin şaşkın bakışları arasında bir şeyler yapmaya başlamış. Kaplumbağa, çok yavaş ama dikkatli bir şekilde taşın etrafındaki toprakları kazmaya başlamış. Günler geçmiş ve sonunda taş, kaplumbağanın yaptığı kazı sayesinde, yuvarlanarak yolun dışına çıkmış.
Kaplumbağa, Liko’ya bakarak şöyle demiş: “Bazen güçlü olmak değil, sabırlı olmak ve doğru zamanı beklemek gerekir. Taşın büyüklüğü seni korkutmuş olabilir, ama çözüm her zaman güçlü olmakta değil, doğru şekilde hareket etmekte yatıyor.”
Liko, kaplumbağanın sözlerinden derin bir ders almış. O günden sonra, her engeli görmeden, sabırlı olmanın ve doğru yolu aramanın önemli olduğunu öğrenmiş. Ormanda artık taşlardan değil, sabırsızlıktan korkarmış.