Bir zamanlar, ormanın derinliklerinde yaprakların arasına gizlenmiş, çatısından duman tüten küçük bir ev varmış. Bu ev, üç sıra dışı arkadaşın yuvasıymış: Mira, Teka, ve Arlo. Bu üç arkadaş, ormanın huzurunu korumak ve yardıma ihtiyaç duyan hayvanlara destek olmak için birlikte çalışırmış.
Mira, büyülü bir fener taşıyan bir şifacıymış. Fenerin ışığı, yaralı hayvanların iyileşmesine yardım edermiş.
Teka, ormanın en iyi izcisiymiş. Ormanda kaybolanları bulmakta ve tehlikeleri önceden sezip engellemekte ustaymış.
Arlo ise, dev gibi güçlü ama bir o kadar nazik bir marangozmuş. Ağaç dallarından oyuncaklar ve yuvalar yaparak herkesi mutlu edermiş.
Bir gün, ormanda dolaşan küçük bir çocuk, sihirli evin olduğu yere varmış. Adı Lina olan bu çocuk, ailesiyle pikniğe gitmişken yolunu kaybetmiş. Lina korku içinde etrafına bakınırken, Mira’nın büyülü feneri birden parlamış. Mira, Teka ve Arlo hemen Lina’nın yanına koşmuşlar.
Mira, Lina’yı sakinleştirmiş:
– “Korkma, biz buradayız. Seni ailenin yanına götüreceğiz,” demiş.
Teka hemen ormanın izlerini incelemiş ve Lina’nın ailesinin geçtiği yolu bulmuş. Arlo ise Lina için tatlı bir meyve sepeti hazırlamış.
Yola koyulduklarında, ormanın derinliklerinden garip bir ses gelmiş. Eski bir ağacın altında, yaralı bir geyik hapsedilmiş. Lina, arkadaşlarına yardım etmek istemiş. Mira, fenerini kullanarak geyiği iyileştirmiş, Arlo ise ağacın altındaki dalları kaldırarak geyiği serbest bırakmış. Teka, geyiğe güvenli bir yer göstermiş.
Lina, ormandaki dostlarının iş birliğiyle ailesine kavuşmuş. Ailesi, Lina’nın onlarla dönmesine çok sevinmiş ve üç arkadaşa teşekkür etmiş. Mira, Teka ve Arlo, Lina’ya her zaman yardımsever ve cesur olmasını öğütlemişler. Lina ise bu öğüdü hiç unutmamış.
O günden sonra Lina, ailesiyle sık sık ormanı ziyaret etmiş. Mira, Teka ve Arlo, Lina’nın her gelişinde ona hikayeler anlatmış ve Lina, bu güzel dostların sırrını saklamış.
Ormanın derinliklerindeki sihirli ev, hâlâ yardıma ihtiyaç duyanların yolu düşeceği bir sığınakmış.