
Bir zamanlar, küçük bir köyde 11 minik kanarya yaşarmış. Bu kanaryalar, yumurtadan çıkıp ilk kez dünyayı keşfetmeye başladıklarında, hepsi uçamamanın üzüntüsünü yaşıyormuş. Ama içlerinden biri, en küçük ve en cesuru, bir gün kanatlarını çırpıp havalanmayı başarmış!
Bu kanarya, uçmayı öğrenirken, her kanat çırpışıyla biraz daha yüksek, biraz daha uzak uçmayı öğrenmiş. Diğer kanaryalar, onun uçmasını hayranlıkla izlemişler. Küçük kanarya, artık uçmanın ne kadar eğlenceli ve özgürleştirici olduğunu anlamıştı.
Bir gün, bir kanarya uçamayacağını düşünerek üzülmüş ve yerden kalkmayı cesaret edememiş. Uçmayı başaran kanarya, diğerlerine nasıl uçabileceklerini öğretmeye karar vermiş. İlk başta onları, kanatlarını nasıl hareket ettireceklerini, nasıl dengede kalacaklarını göstermiş. Sonra, her kanarya sırayla kanatlarını çırpmış ve kısa mesafelerde uçmayı başarmış.
Günler geçtikçe, 11 kanarya da uçar hale gelmiş. Her biri, diğerine farklı bir şey öğretmiş. Birisi nasıl daha hızlı uçulacağını, bir diğeri ise rüzgarı nasıl kullanacaklarını öğrenmiş. Birlikte, gökyüzünde süzülen mutlu ve özgür bir grup olmuşlar. Uçmayı bilmeyenler de bilene teşekkür etmiş, çünkü onların sayesinde hayatta yeni bir yetenek kazanmışlar.
Ve böylece, 11 kanarya uçarak dünyayı keşfederken, birbirlerine yardımcı olmanın ve öğrenmenin gücünü anlamışlar. Uçmak sadece bir yetenek değil, aynı zamanda arkadaşlık ve dayanışma demekmiş.