Zamanın birinde yeşillikleri sonsuzluklara uzanan, suları berrak, insanları sıcak mı sıcak bir şehirde yaşayan tonton bir nine varmış. Bu tonton nine boş zamanlarında mahalledeki çocuklara kurabiyeler yapar ve patikler örermiş.
Tonton ninenin bir de yol arkadaşı varmış: Pati. Pati beyaz mı beyaz, parlak mı parlak, uzun mu uzun tüylere sahip bir köpekmiş. Son 10 yıldır tonton nine ile birlikte yaşayan Pati tonton ninenin hem en yakın arkadaşı hem de yardımcısı olmuş. Nineyle beraber pazara gider onun poşetlerini taşır, geceleri sokaklarda gezip insanları rahatsız eden haydutlara göz dağı verir, onları korkutur ve mahalleyi korurmuş. Mahallenin çocukları da Pati ile oynamak için can atarlarmış. Her gün tonton ninenin kapısına gelip Pati ile oynamak için ondan izin isterlermiş.
Gel zaman git zaman tonton nine iyice yaşlanmış ve hasta olup yataklara düşmüş. Bir gün Pati’yi yanına çağırmış ve ona onu çok sevdiğini ama artık gitme vakti geldiğini söylemiş ve tonton nine gözlerini ebediyen yummuş. Pati tonton nine onu yalnız bıraktığı için çok üzülmüş çünkü hayatta ondan başka kimsesi yokmuş. Pati artık hem evsiz hem de kimsesiz kalmış ve yollara düşmüş. Boş sokaklarda yürümüş. Yiyebileceği bir yemek ve kalabileceği bir ev aramış. Ama bulamamış. Sokaklar çok pis olduğu için o güzel ve bembeyaz tüyleri artık pis ve siyahmış. Eskisi kadar güzel olmadığı için kimse ona yardım etmek istemiyormuş. Yıllardır koruduğu mahallede yaşayan insanlar ona sırt çevirmiş, kapılarını Pati’nin yüzüne kapatmış ve ona yardım etmemişler.
Her gün Pati ile oynamak için tonton ninenin evinin kapısında bekleyen çocuklar bile artık Pati’yi çok pis olduğu için tanıyamamış. Tanıyanlar ise onunla ‘’Aaaa ne kadar da pis bir köpek, asla bizim arkadaşımız olamaz’’ deyip dalga geçmişler ve yanlarından kovmuşlar. Pati anlamış ki buralardan gitmesi lazım hem de çok çok uzaklara gitmesi lazım. Çünkü artık onu burada seven kimse yok. Herkes onu iyi, güzel ve sevimliyken seviyordu ama yardıma ihtiyacı olduğunda herkes ondan kaçtı. Pati umutsuzluk içinde yola koyulmuş. Yürümüş yürümüş yürümüş… Saatlerce, günlerce hatta haftalarca yürümüş. Ama ne bir lokma ekmek bulabilmiş ne de yatıp uyuyabileceği sıcak ve güvenli bir yer. Pati umutsuz bir şekilde bir ara sokağa girmiş ve artık açlık ve yorgunluktan bitkin düşmüş bir halde bir binanın kenarına uzanıp uykuya dalmış. Aradan saatler geçmiş ve Pati’nin burnuna çok güzel kokular gelmeye başlamış. Güzel kokuları duyan Pati hemen gözlerini açmış.
Bir de ne görsün! Bir sürü yemek ve biraz da su. Açlıktan hayal gördüğünü düşünen Pati son gücüyle yemeklere doğru yürümüş. Evet evet yemekler gerçek. Pati mutluluktan ve şaşkınlıktan olduğu yerde donmuş kalmış. Midesinin guruldaması ile kendine gelen Pati hemen yemekleri yemeye koyulmuş.
Tam ikinci lokmasını yerken o da ne! Etrafını bir sürü iri ve sinirli köpek sarmış ve Pati’ye hemen buradan gitmesini yoksa onların yemeklerini yediği için ceza çekeceğini söylemişler. Pati bir yandan yemekleri yemek istiyor bir yandan ise çok ama çok korkuyormuş. Bu iri ve kötü köpekler Pati’yi sokağın başına kadar kovalamışlar. Pati canını zor kurtarmış. Pati için şimdi yeniden uzun ve yorucu bir yol başlamış. Pati tekrar yemek ve yatacak bir yer bulma umudu ile yürümeye başlamış. Ama artık gece iyice bastırmış ve her yer o kadar karanlık ve ıssız olmuş ki nereye yürüyeceğini bilememiş ve bir kenarda oturup sabahı beklemeye karar vermiş. Beklerken uyuyakalmış. Sabahın ilk ışıkları ile birlikte bir sarsıntı ile gözünü açmış Pati. Olamaz burası neresi neden sallanıyoruz diye korkuya kapılmış ve nerede olduğunu anlamaya çalışmış. Bu bir arabanın arka koltuğuymuş. Ama Pati ne bu arabayı ne de arabayı kullanan kadını daha önce asla ama asla görmemiş. Pati korku ve panik içinde havlamaya başlamış.
Arabayı kullanan kadın hiç aldırış etmemiş ve yola bakmaya devam etmiş. Pati biraz daha yüksek sesle havlayarak hem kadının dikkatini çekmek hem de onu korkutarak buradan kurtulmak istemiş. Kadın bu havlama sesi üzerine sakince Pati’ye dönüp ‘’Tamam oğlum lütfen sakin ol çok az kaldı merak etme’’ demiş. Pati, neye az kaldı, nereye gidiyoruz diye düşünüp daha da endişenlenmeye başlamış. Çaresizce camdan dışarıya bakıp nereye gittiklerini anlamaya çalışmış. Kısa bir süre daha tozlu, taşlı ve ıssız yollardan gittikten sonra araba birden durmuş.
Pati ne olduğunu anlamaya çalışmış. Arabayı kullanan kadın Pati’ye bir tasma takıp onu arabadan indirmiş. Sağı ve solu uçsuz bucaksız kırlardan oluşan toprak bir yoldan başka hiçbir şey yokmuş burada. Pati biraz daha dikkatli bakınca ileride kocaman kapısı olan korkunç bir yer görmüş. Bu ıssızlık Pati’yi daha da ürkütmüş. Kadın ‘’Hadi oğlum gidelim!’’ deyip Pati’yi çekiştirmeye başlamış. O kocaman kapıya doğru yürümüşler. Kapının tam önüne gelince kadın kapıyı açmış. Pati biraz ürkek şekilde içeriye bir adım atmış ki bir de ne görsün! Onlarca hatta yüzlerce arkadaş! İçerideki köpeklerin hepsi Pati’ye hoşgeldin deyip onunla arkadaş olmak için adeta sıraya girmişler. Pati’ye bir tas sıcak çorba, biraz et ve yatacak sıcacık bir kulübe vermişler. Pati artık kendine yeni ve kocaman bir aile bulmuş ve anlamış ki onun içini ısıtan bir tas sıcak çorba değil , arkadaşlarının karşılıksız sevgisiymiş.
en güzel türk masalları için bizi takip etmeye devam ediniz..