Yaşlı adam kış günü gürül gürül yanan sobanın başında oğluyla tatlı bir sohbete dalmış. Sohbetin bir bölümünde “Oğlum bak bunca malım, servetim var, Öldükten sonra benim adıma bol bol hayır yaparsın. İhtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını giderir, yoksullara fakirlere yardım eder, yetimlere kol kanat gerersin emi” diye nasihatte bulunuyormuş. Çocukda “Ama baba sen kendin“ derken derken dışarıdan gelen köpeklerinin sesiyle sohbeti sonlandırmışlar.
Demişler ki “Bu saatte gelen ancak bir tanrı misafiridir gidip de karşılayalım.” Üst kattan alt kata inerken baba feneri çocuğuna vererek ”Oğlum ışıt da inip kapıyı açalım” demiş. Merdivenden inerken çocuk bir ara feneri babasının bastığı yerden başka noktaya tutunca yaşlı adam bir an boşluğa basıp yuvarlanmış. Ayağı ve kalçası kırılmış. Büyük bir acı içinde “Oğlum ben feneri sana verdim benim önümü ışıt diye. Keşke vermeseydim bu hallere de düşmezdim” diye hayıflanır. Çocuk da arkadan “Babam bak dünyalık işlerini başkasına bıraktın böyle oldu. Ahiret ‘lik işlerini de sağlığında imkanın varsa kendin yap. Kimse kimsenin işini tam olarak yapamaz.”
Atalar ne demiş “Bu günün işini yarına, akşamın işini sabaha bırakma.” Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor. “Sonra yaparım diyen helak oldu.”
EN GÜZEL DİNİ MASALLAR İÇİN BİZİMLE KALIN..