Çok da uzak olmayan zamanlardan birinde kocaman ama çok büyük binaların çokluğundan ve yüksekliğinden neredeyse gökyüzünün görünmediği bir şehir varmış. Bu şehirde yaşayan Küçük Ahmet’i ailesi bir gün şehir dışına pikniğe götürmüş. Ahmet gördüklerine inanamamış. Her yer yemyeşil ağaçlarla doluymuş. Kuş cıvıltıları, tertemiz bir hava, ağaçların görkemli görüntüsü Ahmet’i çok etkilemiş. Annesine: “Neden şehirde hiç ağaç ve kuş yok?” diye sormuş. Annesi de: “Yavrum şehirde ağaç dikecek yer mi kaldı! Her yer beton eee haliyle ağaç olmayınca kuşlar da olmaz tabi.” diye cevap vermiş.
Ahmet: “Peki ağaç nasıl dikilir anneciğim?” diye sormuş. Annesi de: “Ağaçların da kendi tohumları olur oğlum. Onları toprağa ektiğin zaman çıkar, fidan olur. Daha sonra da bu gördüğün ulu ağaçlara dönüşürler.” demiş. Ahmet annesine bir şey söylemese de şehirde de ağaçlar olması için elinden geleni yapmaya karar vermiş. İlk iş olarak orada gördüğü ağaçların tohumlarını toplamaya başlamış. Çam kozalakları, kestaneler, ceviz ağacının meyvesi kısacası gördüğü bütün ağaçların meyvelerinden ve tohumlarından bir sürü almış çantasına doldurmuş.
Şehre geri dönmelerinin ardından Ahmet sabah uyanmış ve eline küçük bir kazma alarak önce oturdukları apartmanın bahçesine inmiş. Orada duvarların kenarında bulunan küçük toprak parçalarının içine ormandan getirdiği tohumlardan ekmiş.
Çantasında daha çok sayıda tohum olduğunu görünce hemen yan apartmana gitmiş. Onun da bahçesine ekmiş. Bu şekilde tohumları bitene kadar apartmanların bahçelerine tohumları dikmiş. “Bu yetmez.” diye düşünmüş içinden. Artık yediği her meyvenin çekirdeklerini biriktiriyormuş. Ayrıca evde biten yoğurt kaplarını da alıyor, onların içine toprak doldurup balkona koyuyor ve meyvelerin tohumlarını ekiyormuş. Onun bu davranışları bir süre sonra annesinin dikkatini çekmiş ve ne yaptığını sormuş. “Şehri ağaçlandırıyorum anneciğim.” diye cevap vermiş Ahmet.
Annesi oğlunun bu çabasının bir sonuç vereceğine pek inanmasa da sesini çıkarmamış. Günler günleri kovalamış, Ahmet tohumlarını sulamaya devam ederken her birinin filiz verdiğini görmüş. Birkaç hafta sonra ise artık bir sürü fidan varmış oturdukları semtte ve balkonlarında. Annesiyle birlikte balkonlarındaki fidanları da uygun yerlere dikmişler ve Ahmet’in balkonlarında yenilerini yetiştirmesi için yer açmışlar. Büyüyen ağaçlarla birlikte şehirde artık kuş sesleri duyulmaya başlanmış.