Masal Sarayı

En güzel çocuk masalları, çocuk hikayeleri, keloğlan masalları ve daha fazlası sitemizde.

Altın Yengecin Mutlu Sonu Masalı

Evvel zaman içinde güzel bir kasabada balıkçılık yaparak geçimini sağlayan bir adam karısı ve üç çocuğu ile birlikte tahtadan yapılmış olan kulübede yoksulluk içerisinde bir yaşam sürerlerdi.

Balıkçı her gün güneş doğmadan teknesine binerek denize açılırdı, gün içerisinde yakaladığı balıkların cinsi ne olursa olsun onu alır saraya götürü Kral’ın aşçısına satardı.

Günler bu şekilde birbirini kovalarken bir gün uzaktan yakaladığı balıklara bakınca onların arasında Altın Kıskaçlı Yengeç gibi gözüken bir yengeç olduğunu fark etti.

Ağı hızlıca çeken balıkçı yakaladığı balıkların arasında Altın renkli bir Yengeç olduğunu görünce de epey sevinçli bir şekilde şarkılar eşliğinde, balıkları eve götürerek balıkları bir kaba, Altın Yengeçi ise ayrı bir kapta muhafaza ederek yüksek bir yere koydu.

Balıklar saraya götürülmeden onları temizlemek için mutfağa giden balıkçının karısı, balıkları temizlerken bacaklarının bir kısmının görünmemesi için elbisesini de sıkı bir şekilde tutmuştu.

O  anda biri kendisine seslenerek şöyle dedi.

-Niye o kadar kendinizi zorluyorsunuz, etrafınızda kimse yok zaten, birde elbiseyi bıraksan da sadece ayak bileğiniz görünecek, kendinizi bu kadar sıkıntıya sokmanızın sebebi nedir?

Kadın şaşkınlık içerisinde etrafına bakmış ama kimseyi görememişti.

Altın Kıskaçlı Yengeç,

-Başını kaldır ve yukarı bak beni görürsün demiş.

Kadın, ayağa kalkarak baktı,  Altın gibi parlayan Yengeci görünce,

-Neee! Yoksa o konuşan sen misin? Böyle bir şeyin olması imkansız?

Yengeç;

-Yok, niye saçma olsun ki seninle konuşan benim zaten, demiş.

Kadına göre bir yengecin konuşması imkansız bir şeydi artı kendisine söylediği sözlerde hiç hoşuna gitmemişti.

Kadın hemen altın yengecin bulunduğun kabın üzerine büyük bir kapak yerleştirerek hiçbir şey olmamış gibi balıkları temizleye koyuldu.

Akşam olunca mutfakta kurulan sofraya ailece oturup yemek yemeye başlamışlardı ki, yine bir ses işittiler.

-Bende çok acıktım, bana yemek verin, diyen bir ses

Balıkçı ve çocukları şaşkınlık içerisinde birbirlerine bakmışlar.

Kadın,

-O altın yengeç yine başladı konuşmaya!

Balıkçı o konuşabiliyor mu?

Karısı

-Evet:

Balıkçı biraz yemek ayarlayarak bir tabak içerisinde onun önüne koydu.

Kadın, yaklaşık olarak iki saat gibi bir süre geçtikten sonra tabağı almaya gittiğinde, tabağın içerisinin altın ile dolduğunu görünce, epey şaşırmış ve altınla dolu tabağı alarak kocasının yanına götürmüş.

Balıkçı:

-Bunları nereden getirdin

Karsı:

– Yengecin önüne koyduğumuz yemek tabağıydı.

Balıkçı ve karısı şaşkındı ertesi günde aynı durum ile karşılaşınca artık yengecin sihirli olduğunu anlamışlardı.

Artık o günden sonra ona daha önem vermeye başlamışlardı.

Günler bu şekilde ilerlerken balıkçı ve ailesi epey varlıklı bir aile haline gelmişlerdi.

Bir gün Altın Yengeç balıkçının karısına,

-Sen yarın erkenden saraya giderek Kral’ın huzuruna çık ve ona en küçük kızları olan prenses maria ile evlenmek istediğimi ona ilet dedi.

Kadın bu talebi tuhaf görse de yengeç onların için epey önemli olduğundan ertesi sabah erkenden kalkarak yengecin verdiği hediyelerle kral’ın huzuruna çıktı.

Kral’a olup, biteni olduğu gibi anlatarak en Altın yengecin küçük kızıyla evlenme talebini iletti.

Duydukları karşısında gülümseyen Kral işin içinde başka bir şeyler olduğunu düşünerek kadının getirmiş olduğu teklifi reddetmedi.

-Git ve o Altın Yengeç’e, eğer  bir hafta içerisinde benim kalemin yanında benim kulemden daha büyük ve güzel bir kule inşa edebilirse o zaman onun teklifini düşüneceğimi ilet, demiş.

Kadın kraldan müsaade isteyerek eve geri dönmüş ve Altın Yengeç’e olup biteni olduğu gibi anlatmış.

Altın Yengeç Balıkçının karısına altın bir çubuk uzatarak şöyle demiş.

-Kralın istediği yere git ve üç defa bu çubukla yere vurun, bir hafta içinde o kule orada yükselecek demiş.

Kadın yengeç’in dediğini yapmak için ertesi sabah erkenden oraya giderek dediklerini yapıp eve geri döndü.

Bir hafta süre dolunca pencereye çıkan kral gözlerine inanamamış, tamda istediği gibi büyük ve güzel bir kule karşısındaydı.

O günün sabahında hazırlanarak hediyelerle saraya giderek Kral’ın huzuruna çıkan kadın…

-Majesteleri istediğiniz gibi emirlerinizi yerine getirdi.

Kral,

-Evet, gerçektende istediğim gibi güzel bir kule dikmiş, şimdi ona deki, sarayımın içerisinde bulunan üç çeşmenin de altından olmasını,sarayın arkasındaki bahçenin de meyve olarak inci ve elmas veren ağaçlar haline gelmesini sağlarsa kızımı ona vereceğim demiş.

Balıkçının karısı müsaade isteyerek oradan ayrılmış, eve varınca kralın teklifini Altın Yengeçe iletmiş.

Altın yengeç:

-Git ve o çubuğu çeşmelere üç defa dokundur, ardından bahçeye giderek bahçedeki ağaçların her birine üç defa dokun, istediği olacaktır, demiş

Kadın Yengecin dediklerini yaptıktan sonra eve dönerek olup biteni Altın Yengeç’e anlatmış.

İki gün sonra Kralın yanına gidince kral

– İstediklerimin hepsini yaptınız, kızımı altın yengeçle evlendireceğim sizlerde düğün hazırlıklarına başlayın demiş.

Kadın eve dönerek Yengeç’e kral’ın kızıyla evlenme teklifini kabul ettiğini onun için düğün hazırlıklarına başlamamızı söyledi, demiş.

Yengeç, balıkçıya seslenerek,

-Şimdi eşindeki altın çubuğu al, ormanın içinden kuzeye doğru git ormanın bitiminde bir dağ göreceksin, o dağa çıkarak altın çubukla o dağın tepe noktasına 3 defa vur ve bekle bir adam belirecek ve sana isteğini soracak ona, şöylde

-Efendiniz kral, altın ve değerli taşlarla süslenmiş kraliçenin giysisini ve altın minderini istediğini onları sana vermesini söyle.

Balıkçı Altın Yengeç’in değdi yere giderek altın çubuğu 3 defa yere vurdu, biraz bekledikten sonra çıkan adam Altın Yengeçin dediklerini söyledi, kendisine verilenleri alarak eve geri döndü.

Altın yengeç altın minderin üzerine çıktı ve prensesin elbiseleri ile beraber kaleye götürdüler, prensesin giysisini ona takdim ettiler, evlilik töreni gerçekleştikten sonra herkes kendi evine döndü.

Altın yengeç ile prenses odalarına gidince, yengeç prensese kendisini tanıttıktan sonra başından geçen olayları ve kendisine yapılan büyüyü ona anlattı.

Altın Yengeç gündüzleri bir yengeç iken geceleri istediği vakit genç ve yakışıklı bir adama  veya bir kartala dönüşebiliyordu.

Akşam olduğu vakit adama dönen prens çok yakışıklı biri olduğundan prenses, ona aşık olmuştu. Diğer taraftan da onun haline acıdığından ona karşı çok şefkatli davranıyordu.

Prensesin Yengece olan nezaketini ve ilgisini gören kraliyet ailesi çok şaşırıyordu.

Aradan bir yıl gibi bir süre geçmişti prenses’in bir oğlu da olmuştu, ailesi bu duruma bir türlü anlam vermiyordu.

Bir gün prensesi yanına çağıran kral ve kraliçe ona:

-Senin hayatını bir yengeçle boşa harcamana göz yumamayız, istersen seni dilediğin bir kişiyle evlendirebiliriz.

Prenses,

-Benim Yengeçle evli olduğumu biliyorsunuz? Ben halimden gayet memnunum böyle bir şeyi dillendirmezseniz çok sevinirim, müsaadeniz olursa kalkabilir miyim? Demiş.

Birkaç gün sonra kral, yine prensesi yanına çağırtarak

-Senin için bir turnuva düzenlemeyi düşünüyorum,  bu turnuvaya çevre ülkelerdeki tüm prensleri ve soylu kişileri davet edeceğim, bu turnuvayı kim kazanırsa seni onunla evlendireceğim demiş,

Prenses, ne kadarda ben istemiyorum desede bir türlü babasını ikna edememiş.

Akşam olunca prenses olanları Yengeç Prense anlatmış, yengeç, prensese altın çubuğu uzatarak.

-Prensesim babanın yanına git ve ona deki,

“Teklifini kabul ettiğini ancak bir şartın olacağını söyle, o turnuvanın yalnızca geceleri yapılması şartıyla kabul ettiğini söyle demiş.

Teklifi Krala ileten prenses, babasının teklifini kabul etmesi üzerine odasına gelerek Altın yengeç’e durumu anlatmış,

Yengeç

– Şimdi o altın çubukla sarayın dışına çık ve 3 kez yere vur, bir adam ortaya çıkacak ona deki “efendin kral, altından olan zırhını ve atını istiyor de san verdiklerini al atı ahıra yerleştir, altın zırhıda bana getir demiş.

Prenses denileni yaparak atı ahıra yerleştirmiş, altın zırhıda odaya getirmiş.

Gün gelmiş turnuva vakti gelmiş akşam olunca çevre ülkelerden gelen prens ve asiller arasına girmek için zırhını kuşanan Yengeç prenste, alana çıkmak için hazırlanıyordu.

Dışarı çıkmadan önce prenses dönerek ona şöyle dedi.

-Beni dışarıda gördüğün vakit sakın tanıdığını belli etme, eğer belli ederse sonumuz kötü olur, sende kız kardeşlerinle beraber pencerenin önünden izletin.

– Bir ara ben sana gümüşten bir elmayı fırlatacağım onu tut ve kim olduğumu sana sorarlarsa onlara tanımadığını söyle.

Prenses kız kardeşleriyle birlikte pencerenin önünde turnuvayı izlemeye başlamışlardı, turnuvanın ikinci günü Altın yengeç pencerenin yakınlarına gelerek gümüşten elmayı pencereye doğru fırlattı.

Elmayı yakalayan prenses, mutluydu ama turnuvayı kazanan altın yengeç olduğu halde kral bir sonuca varamadığından ikinci bir turnuva düzenledi.

Akşam olunca prens, prensese altın çubuğu uzatarak,

-Sarayın dışına çıkarak yere 3 defa  vur, ortaya çıkan adama deki “ efendin kral’ın senden istediğini ona götüreceğim” sana vereceğini al bana getir demiş.

Dediklerini yapan prenses bu sefer altından bir elma vermiş.

Akşam olunca turnuva için hazırlanan Altın yengec prenses yine pencereden turnuvayı izlemesini  turnuvayı kazanınca bu sefer altın elmayı sana fırlatacağım, onu  yakala sana kim olduğumu sorarlarsa eğer tanımadığını ama beğendiğini söyle, demiş

Bu turnuvayı kazanan Altın Yengeç altın elmayı prensese doğru atmış, onu yakalayan prenses’e o yakışıklı prensin kim olduğunu sorduklarında prenses:

– Onu  tanımadığını ancak kendisinden hoşlandığını söylemiş.

Turnuvanın galibi olan Altın yengec prensesle tekrardan evlendirilmiş, bu evlilik ile beraber üzerindeki büyüde kalkan prens bir daha yengeç’e dönüşmemiş.

O günden sonra prensesle mutlu bir hayat yaşamışlar.

PERİ MASALLARI MASAL SARAYINDA.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to top