Bir zamanlar, dağların ardında, ağaçlarla kaplı bir ormanda bir ayı ile bir tilki yaşarmış. Ayı, yardımsever ve paylaşmayı seven bir hayvanmış. Tilki ise biraz bencilmiş; kendi işini kendi görür, başkalarına yardım etmezmiş.
Bir gün, ayı ormanda yürüyüşe çıktığında tilkiyle karşılaşmış. Tilki, sırtında bir sepet dolusu yiyecek taşıyormuş ama sepetin ipi kopmuş, yiyecekler yere dökülmüş. Ayı, tilkiye yardım etmek istemiş:
– “Gel sana yardım edeyim,” demiş.
Ama tilki burnunu havaya kaldırarak:
– “Teşekkür ederim, kendim hallederim,” demiş ve yardım teklifini reddetmiş.
Ayı, tilkinin bu tavrına üzülmüş ama bir şey dememiş. Günler geçmiş, ayı her zamanki gibi hayvanlara yardım etmeye devam etmiş. Tilki ise ormanda yalnız başına dolaşmayı sürdürmüş.
Bir gün büyük bir fırtına çıkmış. Ağaç dalları kırılmış, orman yolları çamur içinde kalmış. Tilki, yuvasına dönerken kaygan bir yolda düşmüş ve bacağını incitmiş. Canı o kadar yanmış ki, yerinden kıpırdayamıyormuş.
O sırada ormanda yiyecek arayan ayı, tilkinin durumunu görmüş. Hiç tereddüt etmeden tilkinin yanına koşmuş:
– “Sana yardım edebilirim,” demiş.
Tilki bu kez utanarak:
– “Teşekkür ederim, yardıma ihtiyacım var,” demiş.
Ayı, tilkiyi sırtına almış ve yuvasına kadar taşımış. Tilkinin yuvasına vardıklarında ona sıcak bir çorba yapmış, bacağını sardıktan sonra:
– “İyileşene kadar yanında olacağım,” demiş.
Tilki bu iyilik karşısında çok duygulanmış. O günden sonra yardımın ve paylaşmanın ne kadar değerli olduğunu anlamış. Ayıya teşekkür etmiş ve:
– “Bundan sonra ben de başkalarına yardım edeceğim,” diye söz vermiş.
Ormandaki hayvanlar bu olaydan sonra ayı ile tilkinin dostluğunu konuşur olmuş. Tilki, ayının desteğiyle daha paylaşımcı bir hayvan olmuş, ikisi de hayat boyu dost kalmışlar.
Ormandaki herkes yardımlaşmanın önemini anlamış ve bu dostluk ormanın her köşesine yayılmış.