Bir zamanlar, bir köyde yaşayan beş arkadaş vardı: Elif, Mert, Zeynep, Ali ve Ceren. Hepsi aynı sınıfta okur, her zaman birlikte oynar ve ders çalışırlardı. Ancak bir gün, öğretmenleri tüm sınıfa önemli bir duyuru yaptı.
“Çocuklar, bir hafta sonra büyük bir bilgi yarışmamız olacak. Kazanan grup okulumuza bir kupa kazandıracak!” dedi. Tüm sınıf heyecanla yarışmayı konuşmaya başlamıştı. Elif, “Biz de bir grup olalım!” dedi ve arkadaşları bu fikri hemen kabul etti.
Ama bir sorun vardı. Yarışmaya hazırlanmak için çok çalışmaları gerekiyordu ve oyun oynamak yerine ders çalışmaları lazımdı. İlk gün herkes motiveydi. Elif kitaplarını getirip herkesin önüne koydu. “Haydi başlayalım!” dedi.
Ancak kısa bir süre sonra, Ali esnemeye başladı. “Bu çok sıkıcı! Hadi biraz ara verip oyun oynayalım,” dedi. Ceren de ona katıldı, “Evet, sonra çalışırız.”
Elif sabırla gülümsedi. “Peki, bir oyun oynayalım ama yarışma konularıyla ilgili olsun!” dedi. Arkadaşları biraz şaşırdı, “Dersle oyun mu olur?” diye sordular. Elif, “Tabii ki olur! Soru-cevap oyunu oynayacağız. Doğru cevap veren puan alacak,” dedi.
Oyun başladığında herkes çok eğlendi. Zeynep matematik sorularında çok hızlıydı, Mert coğrafya konularını çok iyi biliyordu, Ceren tarih sorularına bayılmıştı, Ali ise fen bilgisiyle ilgili her soruya doğru cevap veriyordu. Elif ise tüm soruları organize edip arkadaşlarına moral veriyordu.
Her gün okuldan sonra aynı şekilde çalışmaya devam ettiler. Dersleri eğlenceli hale getirmek için bazen şarkılar yazdılar, bazen de birbirlerine hikayeler anlatarak konuları akıllarında tutmaya çalıştılar.
Sonunda yarışma günü geldi çattı. Hepsi çok heyecanlıydı, ama bir yandan da birlikte geçirdikleri günleri düşünerek birbirlerine güveniyorlardı. Yarışma başlamıştı ve her turda soruları doğru cevaplıyorlardı.
Final sorusunda büyük bir sessizlik oldu. Soruyu yanıtlamak için herkes birbirine baktı. Elif, “Hadi birlikte cevap verelim!” dedi. Ve hepsi bir ağızdan doğru cevabı söyledi: “Dünya’nın şekli geoid!”
Salon alkışlarla doldu. Yarışmayı kazandılar! Büyük kupa ellerindeydi ve öğretmenleri onları gururla tebrik etti.
O günden sonra, ders çalışmanın sadece önemli değil, aynı zamanda eğlenceli olabileceğini öğrendiler. Artık ne zaman zor bir konu olsa, hep birlikte çalışır ve bunu bir maceraya dönüştürürlerdi.