Bir zamanlar, yemyeşil okaliptüs ormanında, dalların arasında tembellik yapmayı çok seven bir koala yaşarmış. Bu koalanın adı Zuzu’ymuş. Zuzu, günlerini yaprak çiğneyip uyuklayarak geçirirmiş. Ama bir gün, uyanınca içini bir boşluk kaplamış.
“Ah, yapraklar hep aynı tadı veriyor, uyku da eskisi kadar tatlı değil,” diye mırıldanmış. “Bu ormanda başka ne yapabilirim ki?”
Zuzu’nun sıkıldığını fark eden dostları ona yardım etmek istemiş. İlk olarak cıvıl cıvıl bir papağan yanına konmuş:
“Zuzu, uçmayı hiç denedin mi? Gökyüzü harika!”
Zuzu tembelce başını sallamış:
“Uçmak mı? Çok zahmetli… Ama belki bir gün.”
Ardından nehirde neşeyle sıçrayan bir kanguru gelmiş:
“Hey Zuzu! Hadi gel, benimle zıplamayı dene. Suyun kenarında eğlence var!”
Ama Zuzu bir yaprağı dişlerken tembelce cevap vermiş:
“Zıplamak? Yorucu görünüyor…”
Sonunda yaşlı bir bilge baykuş dalların arasından seslenmiş:
“Zuzu, can sıkıntısı yalnızca senin içindedir. Yeni şeyler denemezsen sıkıntın hiç geçmez.”
Bu sözler Zuzu’nun aklına takılmış. Ertesi sabah uyandığında, derin bir nefes alıp papağanı bulmuş:
“Tamam, hadi uçmayı öğrenelim!”
O günün ardından Zuzu, papağanla gökyüzünde süzülmüş, kanguruyla su kenarında zıplamış ve hatta baykuşla birlikte gece yıldızları izlemış. Her yeni şey Zuzu’nun kalbinde bir heyecan dalgası yaratmış.
Artık Zuzu, eskisi gibi tembel bir koala değilmiş. Onun adı artık “Macera Koalası” olmuş ve ormandaki herkes, Zuzu’nun nasıl değiştiğini anlatıp birbirine ilham vermiş.
Ve Zuzu bir daha asla can sıkıntısından yakınmamış.