Bir zamanlar, ormanın derinliklerinde küçük bir karınca yaşamaktaydı. Bu karınca, diğer tüm karıncalardan farklıydı. Herkes işini yaparken, o her zaman sorgulardı. Diğer karıncalar yemlerini toplar, yuvalarını inşa ederken, o hep yeni yollar arar, daha kısa, daha kolay yöntemler düşünürdü.
Bir gün, ormanın kralı olan aslan, tüm hayvanları bir araya çağırarak bir duyuru yaptı. “Büyük bir fırtına yaklaşıyor! Bu fırtına, ormanı yok edecek kadar güçlü olabilir. Hepimiz, hayatta kalabilmek için en iyi hazırlığı yapmalıyız!”
Diğer tüm hayvanlar telaşla hazırlıklara başladılar. Yavaşça yuvalarını güçlendiren tavşanlar, yiyecek biriktiren sincaplar ve ağaçlarına sığınan kuşlar, hep birlikte güvenlik için çalışıyorlardı. Ancak karınca, hala diğerlerinden farklı bir şey yapıyordu. O, ne yuvasını güçlendiriyor ne de yiyecek biriktiriyordu. Durup düşünmeye devam ediyordu.
Birkaç gün sonra fırtına geldi. Herkes, kendini savunmaya çalışırken, karınca hala olduğu yerde duruyordu. Fırtına şiddetle esmeye başladı, rüzgar ağaçları devirdi, toprakları yerinden oynattı. Karınca, fırtına tam ortasında korkusuzca ilerlemeye başladı. Sonunda, diğer hayvanların kendilerini güvene almak için yaptıkları çalışmaların yetersiz olduğunu gördü. Çoğu hayvanın yuvaları ve yiyecekleri, fırtına nedeniyle kaybolmuştu. Ama karınca, doğanın gücünü ve dengeyi çok iyi bildiği için, doğru hazırlığı yapmıştı.
Fırtına geçtikten sonra, karınca diğer hayvanların kayıplarına bakarak onlara yardım etmeye başladı. Zekası ve cesaretiyle, kaybolan yiyecekleri buldu, yıkılan yuvaları onardı ve hep birlikte hayatta kalmayı başardılar.
Ders: Cesaret ve akıl, her zaman gücün ötesinde gelir. Gerçek başarı, sadece fiziksel güçle değil, doğru strateji ve azimle elde edilir.