Bir zamanlar, uzak bir ülkede yemyeşil bir orman varmış. Bu ormanda, dost canlısı, fare, kaplumbağa, karga ve ceylan bir arada mutlu mesut yaşarlarmış. Kimselerin varamadığı bu ormanda, her gün gönüllerince eğleniyorlarmış. Günlerden bir gün, ceylan derenin kenarında seke seke oynuyor, gönlünce gülüp eğleniyormuş. Bir anda karşısında insan oğlunun sadık dostu olarak bilinen av köpeğini görmüş. Çok geçmeden de arkasından da bir insan görünmüş. Köpek önde, avcı arkada, ceylanı kovalamaya başlamışlar. Ceylan kaçmış, onlar kovalamış.. Bu esnada ceylanın dostları sofradaymış. İçlerinden fare;
– Hayırdır dostlar, ceylan arkadaşımız nerede demiş? Yemeğe neden gelmedi dersiniz? Acaba yemek saatini mi unuttu?
Kaplumbağa;
– Hayır, o ne oburdur. Kesinlikle yemek zamanınını unutmaz. Başı dertte olmalı demiş;
– “Keşke karga gibi büyük kanatlarım olsaydı, ormanın her yerinde uçardım, ceylan dostumuzu mutlaka bulurdum.” demiş.
Fare;
– “Ceylanın yardımımıza ihtiyacı var, yoksa bizi böyle yalnız bırakmazdı.” demiş.
Karga, arkadaşlarına hak vermiş. Hemen kanatlarını çırparak uçmuş, başlamış ormanda ceylanı aramaya.. Bir de ne görsün, ceylan arkadaşları ormanda bir tuzağa düşmemiş mi? Zavallı ceylan, ağlardan kurtulmak için çırpınıp duruyormuş. Karga, hemen hayvan dostlarına haber vermiş. Hep beraber düşünerek, bir karara varmışlar. Bir kişi evde bekleyecek, diğer iki kişi de gidip ceylana yardım edecekmiş. Tabii ki, hızlı koşamadığı için kaplumbağa evde kalmış, diğer iki arkadaş da ceylanın yardımına koşmuş. Kaplumbağa evde meraktan çatlamak üzereymiş, sonunda dayanamamış o da kalkıp ceylan arkadaşına yardıma gitmiş. Bir müddet sonra karga ile fare tuzağın olduğu yere ulaşmışlar. Fare ağır kemirmiş, karga da sert gagası ve tırnaklarıyla ağı parçalayıp ceylanı kurtarmışlar. Bir süre sonra, avcı ağın parçalandığını, tuzağının da bomboş olduğunu görünce öfkeden küplere binmiş. Öfke ile sağa sola koşuşmuş, o esnada bizim kaplumbağayı görmüş, tutup heybesine koymuş.
– Bugünlük azığımız kaplumbağa imiş. Ceylanı başka bir zaman gelip yakalarım diye yola koyulmuş. Karga, fare ve ceylan eve geldiklerinde kaplumbağa dostlarını görememişler. Hemen durumu anlamışlar, kesin kaplumbağa dayanamayıp peşimize düştü, avcı onu da yakaladı diye düşünmüşler. Hep beraber kaplumbağa dostlarını kurtarmak için bir plan yapıp yola koyulmuşlar.
Ceylan, avcının yoluna çıkmış, onu gören avcı ceylanı kovalamaya başlamış. Ceylan kaçmış, avcı kovalamış. Avcı yoruldukça heybesindeki kaplumbağa ona daha ağır geliyormuş. Sonunda onu taşıyamayacağını anlamış ve kaplumbağayı sırtından indirmiş. Fare ile karga da bu anı bekliyorlarmış. Hemen gelip avcının heybesini parçalayıp kaplumbağayı kurtarmışlar. Ceylan da avcıyı atlatarak gözden uzaklaşmış. Avcı da geri dönerek heybesini almış, evine boş dönmüş.
KISA MASALLAR İÇİN BİZİMLE KALIN..