Geyiğin yapışmış dili damağına.
Varmış pınarın başına.
Su içmiş kana kana.
Gözü takılmış sudaki yansımasına.
Bakmış boynuzlarının uçlarına,
ortasına, arasına.
Boynuzlarının orman gibi olması,
gitmiş çok hoşuna.
Böyle görkemli boynuzlar,
yokmuş başka bir hayvanda.
Övünmüş durmuş bununla.
Bacaklarını görünce ama,
uğramış hayal kırıklığına.
Bacakları inceymiş boynuzlarının yanında.
Üzüntü çökmüş bakışlarına.
Bir aslan ortaya çıkmış o sırada.
Geyiğin üzerine atılmış hızla.
Geyik, başlamış koşmaya.
Aslan, geyiği yakalayamamış,
nefes nefese kalsa da.
Geyik varınca sık ağaçların arasına,
boynuzları başlamış dallara takılmaya.
Aslan, geyiği yakalamış en sonunda.
Geyik şu sözleri bırakmış bu masalı
okuyana:
Anlat dosta, düşmana.
Geyik çok güveniyordu boynuzlarına.
Fakat onlar yüzünden yakalandı aslana.
Ne kadar ince olsalar da,
bacakları taşıdı geyiği uzaklara.
Aklın varsa, her güzeli dostun sanma.
Çirkini suçlama.
Güçlü görünene aldanma.
Kendini kandırma.