Bir zamanlar, vücudun derinliklerinde yaşayan organlar, yıllardır huzur içinde çalışıyormuş. Her biri kendi görevini en iyi şekilde yerine getiriyor, birbirleriyle uyum içinde, vücudu sağlıklı tutmak için çaba gösteriyormuş. Kalp, kanı pompalarken, akciğerler havayı alıp oksijeni dağıtıyormuş. Mide, yemekleri sindiriyor, karaciğer zararlı maddeleri temizliyormuş. Her şey düzenli ve düzgün bir şekilde işliyormuş. Ancak bir gün, her şey değişmiş.
Bir sabah, vücutta bir hareketlilik olmuş. Her organ, normalde yaptığı işler için bir araya gelirken, bugün bir gariplik vardı. Kalp, büyük bir hızla atıyor, ama bir türlü rahatlayamıyormuş. Akciğerler, derin derin nefes alıyor ama bir türlü yeterince hava alamıyormuş. Mide, sabah kahvaltısını sindiremiyor, karaciğerse zararlı maddeleri temizleyemiyormuş. Birden, böbrekler ve bağırsaklar da birbirlerine bakarak sessizce başlarını sallamışlar. Bir şeyler yolunda gitmiyor gibiydi.
Ve tam o sırada, beynin odasında büyük bir toplantı başlamış. Beyin, tüm organları çağırmış. “Arkadaşlar, son zamanlarda bir şeyler yolunda gitmiyor. Her birimiz daha fazla çalışıyoruz, ama vücut yine de eski gibi sağlıklı değil. Acaba ne oluyor?” demiş.
İşte o anda, karaciğer bir adım öne çıkmış ve derin bir nefes alarak konuşmaya başlamış. “Beyin, biz hep çalışıyoruz, ama herkesin bizim işlerimize yardım etmesi gerekiyor. Mide, neden her zaman yemekleri doğru sindiremiyorsun? Akciğerler, biz her nefesi aldığımızda, senin doğru şekilde oksijen vermen gerekiyor. Ama sanki yeterince hava alamıyoruz. Neden bu kadar yoruluyoruz?”
Kalp hemen atışlarını hızlandırmış, “Evet, ben de çok yoruluyorum. Kan pompalıyorum ama kanın taze olmasına yardımcı olacak şeyler olmuyor. Sadece çok çalışıyorum, ama bir şeyler eksik.”
Beyin, herkesi sakinleştirmeye çalışarak konuşmuş: “Bu çok önemli bir konu. Her birimiz çok çalışıyoruz ama hep birlikte daha iyi bir düzen kurmalıyız. Fakat ne yazık ki, herkesin çabaları yetersiz kalıyor. Artık bir şeyler değişmeli.”
O anda, bağırsaklar yüksek sesle konuşmaya başlamış: “Evet, artık yeter! Biz hep en zorlu işleri yapıyoruz. Yemekleri sindiriyor, her şeyi toparlıyoruz. Ama herkes bize yeterince saygı göstermiyor. Hepimiz, vücudu sağlıklı tutmak için varız, ama artık hep birlikte çalışmalıyız! Yeterince dinlenme hakkımız yok, hep çalışıyoruz!”
Beyin, şaşkın bir şekilde ona bakmış, ardından herkesin söylediğini dinlemiş ve sonunda kararını vermiş. “Anladım, anladım! O zaman hep birlikte bir grev yapalım! Herkes görevini durdursun, çünkü hepimiz daha fazla çalışıyoruz, ama karşılığını almıyoruz. Bu şekilde bir çözüm bulmalıyız.”
Ve işte o an, vücudun her organı birbirine bakarak “Grev!” diye bağırmış. Evet, organlar bir araya gelip grev yapma kararı almışlardı. Her biri, artık en azından bir süre dinlenmeye karar vermişti.
İlk olarak, kalp görevini durdurmuş. Atışlarını yavaşlatmış, adeta dinlenmeye başlamış. Akciğerler, havayı almakta zorlanmış, nefes almakta zorluk çekmişler. Mide, sindirimini durdurmuş ve yiyeceklerin işlenmesini engellemiş. Karaciğer, toksinleri temizlemeyi bırakmış. Böbrekler, sıvıları filtrelememiş, bağırsaklar ise hiç hareket etmemiş.
Vücut hızla halsizleşmiş. Deri soluklaşmış, gözler yorgunlaşmış, enerji bitmişti. İnsan, bu garip durumu anlamış ve bir süre sonra yatağa düşmüştü. O an, beyin vücuda seslenmiş: “Hep birlikte çalışmanın gücünü daha iyi anlamalıyız. Bu greve son vermeliyiz, çünkü bir vücut ancak uyum içinde çalışarak sağlıklı olabilir.”
Ve bu sözlerle, organlar yavaşça görevlerine geri dönmeye başlamış. Kalp, eski hızında atmaya başlamış, akciğerler derin nefesler almış, mide tekrar yemekleri sindirmeye başlamış. Karaciğer, zararlı maddeleri temizlemeye koyulmuş, böbrekler tekrar sıvıları filtrelemiş. Bağırsaklar, yiyecekleri hareket ettirmeye başlamış. Her şey yavaş yavaş normale dönmüş.
Beyin, tüm organlara teşekkür etmiş: “Hepiniz çok değerli ve önemlisiniz. Biz birlikte çalıştıkça güçlü oluruz. Birbirimizin işlerini daha iyi anlamalıyız.”
Ve o günden sonra, vücudun organları, birbirlerine daha fazla saygı göstermeye başlamışlar. Her biri, gerektiğinde dinlenme hakkını kullanarak daha verimli çalışmış. Hiçbir organ, işini ihmal etmemiş. Çünkü artık herkes, birlikte çalışmanın gücünü anlamış ve vücudun sağlıklı olması için herkesin işinin önemli olduğunu kabul etmişti.