
Bir zamanlar, küçük bir kız çocuğu olan Leyla, denizlerin derinliklerini keşfetmeyi çok severdi. Her fırsatta sahilde yürür, denizin tuzlu kokusunu içine çeker, dalgaların sahile vurmasını izlerdi. Bir gün, annesi ona bir deniz gözlüğü hediye etti. Leyla, gözlüğü takıp denize dalma hayaliyle sabah erken saatlerde deniz kenarına gitti.
Leyla, abisiyle küçük bir tekneyle denizin ortasına kadar açıldı ve cesaretini toplayarak denize daldı. Gözlüğü sayesinde suyun altındaki her şey net bir şekilde görünüyordu. Renkli balıklar etrafında dans ederken, mercanların arasından geçip gizemli deniz mağaralarına doğru yüzerken, Leyla büyülenmişti.
Birden, bir grup sevimli yunus belirdi. “Hoş geldin, küçük kaşif!” dediler. “Burada her şey dostça ve güvenli. Bizler, denizlerin koruyucularıyız.”
Leyla onlara gülümseyerek, “Ben de denizin sırlarını öğrenmek istiyorum. Bana yardımcı olur musunuz?” dedi.
Yunuslar, Leyla’ya denizin altındaki yaşamın gizemlerini gösterdiler. Büyük balinalar, rengarenk mercanlar, deniz anemonları ve deniz kaplumbağaları… Leyla her birini hayranlıkla izlerken, denizin ne kadar büyülü ve eşsiz bir yer olduğunu keşfetti.
Bir süre sonra, Leyla biraz yoruldu ve tekrar yüzeye çıkmak istedi. Yunuslar ona el sallayarak, “Her zaman geri dönebilirsin, küçük kaşif. Deniz seni bekliyor!” dediler.
Leyla, abisiyle teknesine geri dönerken kalbinin neşeyle dolduğunu hissetti. O günden sonra, deniz sadece bir oyun alanı değil, aynı zamanda onun keşfettiği bir masal dünyası olmuştu. Leyla, her zaman bu dost deniz hayvanlarının arasında yeni maceralar aramak için geri dönecekti.