Uzak ülkelerin birinde geçimini balıkçılık yaparak karşılayan yaşlı bir adam varmış. Her gün kayığına biniyor, denize açılıyor ve akşam olana kadar balık tutuyormuş. Onun her gün aynı yere gelmesi ve bütün gün tek başına balık tutması bir martının dikkatini çekmiş. Sıcakkanlı ve konuşkan olan martı içinden: “Ben asla bu balıkçı gibi saatlerce yalnız kalamam ve konuşmadan duramam.” diye düşünüyormuş. Birden aklına gelmiş ya balıkçı da çok sıkılıyorsa ve konuşacak birini arıyorsa? Hemen gökyüzündeki süzülüşüne ara vermiş ve kayığa, balıkçının yanına konmuş.
Balıkçı martıya bakmış ve: “Hayırdır, kendin balık tutamadın da benden mi balık istiyorsun?” demiş. Martı balıkçıya cevap vermiş: “Hayır elbette, ben kendi yiyeceğim balığı yakalayabilirim. Buraya sana arkadaşlık yapmaya geldim.” demiş. Demiş demesine ama balıkçının onu anlaması mümkün olmamış. Martının çıkarttığı sesleri evet gibi algılamış ve yakaladığı balıklardan birini ona uzatmış. Martı elbette bu ikramı geri çevirmemiş. Balığı bir güzel midesine indirmiş ama balıkçının yanından da ayrılmamış.
Balıkçı bakmış martı gitmiyor onunla konuşmaya başlamış: “Senin de mi hiç arkadaşın yok, benim gibi yalnız mı hissediyorsun yoksa?” diye sormuş. Balıkçı kendi kendine gülmüş martının onu anlamadığını düşünüyormuş. Ama aslında martı onun söylediklerini anlıyormuş. Elbette balıkçının da kendini anladığını düşünüyormuş. Hemen cevap vermiş: “Hayır ben yalnız değilim ama senin yalnızlığından çok etkilendim. Sana arkadaşlık yapmak istiyorum.”
Martının karnı doymasına rağmen yanından ayrılmaması balıkçının çok hoşuna gitmiş. Martının başını okşamış ve: “Bundan sonra benim en yakın arkadaşımsın sen tatlı kuş.” demiş. Martı, balıkçının omzuna konmuş: “Artık benim yerim burası.” diyerek konuşmaya başlamış. Gezdiği gördüğü yerleri, arkadaşlarını ve yaşadığı maceraları adeta nefes almadan anlatmaya başlamış. Balıkçı gülmüş ve: “Sen ne geveze şeymişsin!” diyerek martıya takılmış.
Martı: “Ee o zaman biraz da sen konuş o halde!” demiş. Balıkçı da sanki bu sözleri anlamış gibi: “Sıra bende.” diyerek başlamış konuşmaya. Yıllardır yalnız olmanın acısını çıkartırcasına hiç susmadan konuşmuş. Balıkçı ve martı birbirini çok sevmişler ve bundan sonra hiç ayrılmamışlar.