Murat ve Selim isminde iki kardeş varmış. Bu iki kardeş her yaz okul kapanınca şehirden biraz uzakta, her tarafı meyve ve çam ağaçlarıyla dolu, havası güzel serin yayla evlerine giderlermiş. Nene, dede ve halalarıyla kalırlar hafta sonları da anne, baba ve teyzeleri gelirmiş. Okullar tatil olmuş, yine bir yaz mevsimi gelip çatmış.
Evde hazırlıklar başlamış, giysiler, ayakkabılar, kitaplar, oyunlar valizlere konmuş. Orada lazım olacak erzak ve eşyalar da kolilere koyulmuş. Hepsi o hafta sonu eşyaları arabaya koyup doğru yaylaya gitmişler. Evi hep beraber güzelce temizlemişler. Murat ve Selim’de odalarına yerleşmiş.
Büyük aile o akşam hep beraber bahçede yemek yemişler ve burayı, yayla havasını ne kadar özlediklerini fark etmişler. Ertesi gün güzel temiz bir hava eşliğinde uyanmışlar. Kardeşlerden biri yatakta biraz kitap okumuş, diğeri de puzzle yapmaya başlamış. Sonra beraber kahvaltıya inmişler ve tüm aile güzel bir kahvaltı yapmışlar. Selim ve Murat kahvaltıdan sonra çevrede dolanmaya karar vermişler.
Sırt çantalarına elma, su, süt ve biraz da halalarının yaptığı kekten almışlar. Büyükler onlara çok uzaklaşmayın diye uyarıda bulunmuş ve iki kardeş başlamışlar yaylayı yeniden keşfetmeye. Yayla o kadar güzelmiş ki, her yer çiçekli, yeşil ve tertemiz bir hava varmış. Sokaklarda teyze ve amcalar gazete okuyor, kediler ve köpekler özgürce dolaşıyormuş. Sohbet ediyorlar, bazen de durup bir ağacın dibinde dinleniyorlar.
İki kardeş yürümeye o kada dalmış ki evden baya uzaklaştıklarını fark edememişler. Tam eve dönerlerken kenarlarında koca koca ağaçların olduğu bir dere görmüşler ve o ağaçların birinin dibinde, otların arasında iki tane yavru köpek görmüşler. Bu iki yavru köpek birbirlerine sarılmış öylece yatıyorlarmış. Selim,
-“Üşümüşler galiba Murat, ceketlerimizle saralım onları.
-“Evet haklsın, sularımızdan da içerelim.
Çocuklar önce avuçlarına su dökmüşler ve yavru köpekler o kadar susamışlar ki bir çırpıda içmişler. Sonra da ceketlere sararak onları kucaklarına almışlar. İki kardeş yavru köpekleri orada bırakmaya kıyamamışlar. Ya soğuktan donarlarsa, aç kalırlarsa diye düşünüp düşünüp en sonunda kucaklarına alıp eve götürmeye karar vermişler. Etrafta hiç başka köpek de görmemişler bu yüzden yavaş yavaş eve doğru yol almışlar.
Evlerine vardıklarında da bahçede bulunan kilere götürmüşler köpekleri. Altlarına bir örtü sermişler sonra da mutfağa gidip bütün yaşadıklarını ailelerine anlatmışlar. Babaları hemen süt ısıtalım demiş ve yavru köpekler için süt ısıtıp içine de ekmek koymuşlar.
-“Özür dileriz, sizden habersiz getirdik ama onları orada bırakamazdık.” demiş.
-“Aferin size çocuklar, iyi ki de getirmişsiniz.”
-“Ama birkaç gün sonra aldığınız yere tekrar götürelim çünkü annesi onları arıyordur. Bulamazsa üzülür, annesinden ayırmayalım yavruları.” demiş teyze.
Yavru köpekler 2 gün boyunca Murat ve Selim’in elinden bir güzel beslenmiş ve bakılmış. Çocuklar için harika bir deneyim olmuş, bir hayvanın sorumluluğunu almak, onunla ilgilenmek bunların hepsini iki günde öğrenmişler. İki günün ardından çocuklar yavruları aldıkları yere götürmek için yine onları kucaklarına alarak yola çıkmışlar.
Yavaş yavaş derenin olduğu yere gelmişler ve bir de bakmışlar ki anne köpek her yeri koklayarak yavrularını arıyor. Murat ve Selim anne köpeğe seslenmiş ve hemen yavru köpekleri kucaklarından indirmişler. Anne köpek korka korka onların yanına gelmiş ama yavrularının çocuklara sırnaştığını görünce tehlike olmadığını anlamış.
Yavrularını hemen yalamış, yalamış ve bol bol koklamış. Selim ve Murat anne köpek için de yanlarında su ve süt getirmiş. Onlar içtikten sonra da köpeklerle vedalaşıp geri evlerine geri dönmüşmüşler. Yolda da birbirlerine söz vermişler bundan sonra her zaman kapılarının önüne, okullarının çevresine süt ve su koyup sokak hayvanlarına daha da özen göstereceklermiş.
EĞİTİCİ MASALLAR MASAL SARAYINDA..