Bir varmış bir yokmuş Allahın günü çokmuş,
Dünyanın bir köşesinde sadece pembe rengin olduğu bir vadi varmış. Bu vadide bütün ağaçlar, çiçekler, çimenler pembe renkteymiş. Vadide yaşayan insanlar diğer renkleri yalnızca rüyalarında görüyorlarmış.
Sonbaharın ilk günlerinde odun toplamak için pembe ormana giden Mutlu, o kadar yol yürümüş ki yorgunluktan pembe bir ağacın altında uyuya kalmış. Mutlu derin derin uyurken burnuna bir kelebek konmuş. Gözlerini açmadan eliyle kelebeği kovmuş. Kovmuş kovmasına ama kelebeğin Mutlu uyanmadan gitmeye niyeti yokmuş.
Mutlu gözlerini açmış karşısında rengarenk kelebeği görünce hala rüya gördüğünü düşünmüş. Gözlerini ovuşturmuş, kendini cimciklemiş ama kelebek bütün o güzel renkleriyle hala karşısındaymış. Mavi, kırmızı, sarı, yeşil, mor renkler kelebeğin kanatlarına sanki özenle işlenmiş gibi duruyormuş. Kelebek pembe ormanın derinliklerine doğru uçmaya başlamış, Mutlu odun toplamak için yanında getirdiği sepeti takmış sırtına ve hayatında gördüğü en güzel, en renkli kelebeği takip etmeye başlamış. Az gitmişler uz gitmişler dere tepe düz gitmişler ve pembe ormanın sınırındaki uçurumun köşesine kadar gelmişler. Mutlu yüksekten çok korkuyormuş, aşağıya bakmayı hiç istemiyormuş ama kelebek uçurumdan aşağıya doğru süzüle süzüle uçunca Mutlu da aşağıya bakmak zorunda kalmış. Bir de ne görsün aşağıda bembeyaz tavşanların, rengarenk çiçeklerin, masmavi bir derenin, upuzun yemyeşil ağaçların olduğu bir bahçe varmış. Mutlu o kadar heyecanlanmış ki birden bire ayağı kaymış ve bu bahçeye doğru yuvarlanmaya başlamış. Sonunda durduğunda içinde bulunduğu bahçenin güzelliğine inanamamış. Üzerinden toprağı silkeleyip bahçedeki rengarenk çiçekleri izlemeye koyulmuş. Pembe vadideki insanların bu güzel renkleri görmesini çok istiyormuş. Kara kara kendisine nasıl inanacaklarını düşünürken uzaktan tonton bir dedenin geldiğini görmüş.
Dede “Kayıp mı oldun evladım?” diye sormuş Mutlu’ya. Mutlu “Hayır ben Pembe Vadi’den geliyorum hayatımda hiç böyle güzel renkler görmemiştim.” demiş dedeye. Dede “Pembe Vadi’de kimsenin yaşadığını bilmiyordum çocucuğum. Al bakalım sepetini gel yanıma.” demiş.
Mutlu bahçenin bir köşesine düşen sepetini almış sırtına ve dedeyi takip etmeye başlamış. Tonton dede her renk çiçekten kökleriyle birlikte toplayıp Mutlu’nun sepetine doldurmuş. Kendi çantasından çıkardığı baldan bir parmak Mutlu’nun sepetine süren dede “Şimdi bu çantanın içindeki çiçekleri vadideki arkadaşlarınla vadinin dört köşesine dikin, bu bal sayesinde arılar da seninle birlikte gelecek ve ilkbaharda çiçeklerin vadinin her yerine yayılacak.” demiş. Mutlu dedeye çok teşekkür edip Pembe Vadi’ye geri dönmüş.
Vadi halkı rengarenk çiçekleri görünce çok şaşırmışlar. Mutlu arkadaşlarını toplamış ve hep beraber çiçekleri dikmişler. Mevsimler değişmiş ilkbahar gelmiş ve karların altından çiçekler boy göstermeye başlamış. Arılar işe koyulmuşlar, polenler bir çiçekten diğerine taşınmış ve ilk baharın ortalarında Pembe Vadi artık Renkli Vadi olarak sonsuza dek mutlu yaşamış.
En güzel Türk masalları için Bizi takip etmeye devam edin 👋 arkadaşlarınıza önermeyi unutmayın ❣️