Bir zamanlar, sakin bir kasabada, her sabah güneşin yavaşça doğduğu, rüzgarın hafifçe esip çiçeklerin kokusunu getirdiği bir ev vardı. Bu evde, Mavi adında sevimli bir kedi yaşıyordu. Mavi, tüyleri pürüzsüz ve yumuşacıktı, gözleri ise gökyüzü kadar mavi ve derindi. En sevdiği şey, pencereden dışarı bakarak dünyayı izlemekti. Her gün, penceresinin kenarına oturur, dışarıda oynayan çocukları, çiçekler arasında uçuşan kelebekleri ve kuşların ağaç dallarında dans etmesini sevinçle izlerdi. Ama Mavi’nin bir sorusu vardı; “Acaba dışarıdaki dünya nasıl bir yer? O kadar uzak mı? Gerçekten herkes dışarıda oynayabilir mi?”
Mavi, evin içinde huzurla yaşamaktan mutluydu ama içindeki keşif duygusu her geçen gün daha da büyüyordu. “Bir gün dışarı çıkmalı mıyım?” diye düşünüp duruyordu. Pencereden dışarı bakarken, evin bahçesindeki çiçeklerin rüzgarla savruluşunu, ağaçlardan düşen sarı yaprakları izleyip hayal kurar, bir gün kendisinin de orada koşarak oynayacağını hayal ederdi.
Bir sabah, güneş doğarken Mavi yine penceresine geldi. O anda, bahçedeki çocuklar oyun oynuyor, kuşlar cıvıldayarak ağaçlara konuyordu. Mavi, içindeki merakla pencereden dışarıya doğru sıçradı. Evin kapısının aralığından geçerek, bahçeye adım attı. Başlangıçta biraz ürkekti, ama sonra etrafına baktıkça dünya onun için çok daha büyük ve güzel görünmeye başladı.
Çiçekler arasında yürüdü, toprağın kokusunu içine çekti, bir arı çiçeklere konarken ona gülümsedi. O kadar mutluydu ki! Mavi, orada sadece izlemekle yetinmemesi gerektiğini, dışarıda özgürce koşarak oynayabileceğini fark etti. O an, evde her zaman güvenle kalmanın güzelliğini ama dışarıdaki hayatın da ne kadar renkli ve ilginç olduğunu öğrendi.
Mavi, gün boyunca bahçede oynayıp eğlendi. Çiçekler arasında zıpladı, yaprakların düşüşüne göz dikip, rüzgarla dans etti. Ama akşam olunca, bir süre sonra, evin kapısını yeniden buldu. Gözleri hafifçe yorgundu ama mutluydu. Evet, dünya dışarıda da güzeldi ama evin sıcaklığı ve güveni bir başka oluyordu.
Pencereye geri oturdu ve bir kez daha dışarıya bakarken, “Hayat bazen pencereden bakarak hayalini kurmaktan değil, cesaretle dışarı çıkıp o hayalleri gerçeğe dönüştürmekten geçer,” diye düşündü.
Ve masal burada bitti. Mavi, artık dışarıda keşfetmek kadar, evinin güvenli alanında huzurla oturmayı da seviyor, her ikisinin de tadını çıkarıyordu.