Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zamanların birinde minik bir tren varmış. İki istasyon arasında gelip gidermiş. Küçük bir lokomotifi olduğu için tek bir vagonu varmış ve yalnız posta taşırmış. Bir…
Sevinçle kemik parçasını dişlerinin arasına almış. Başka arkadaşları kemiği görüp isterler diye, ıssız bir yere götürüp, orada yemeyi düşünmüş. Koşa koşa şehrin dışındaki bir armana girmiş. “Burada da bana rahat…
Bir varmış, bir yokmuş,Allah’ın deli kulları çokmuş,Bizden daha delisi hiç yokmuş.Günlerden bir gün, kral aslanOrmanlara korku salan,Ormanların kralı aslan,Yaşlanmış, yatalak olmuş,Evine kapanıp iç çeker dururmuş;“Hey gidi günler hey” diye.Dünkü yavru…
Ilık bir ilkbahar günü Cengiz mutfaktan gelen güzel kokularla ve babasının neşeli ıslığıyla uyandı. Ardından koridorun başından koşarak gelen kardeşi Cemre’nin “Uyandırma uçağı geliyoooooor!” sesiyle kapıya döndü ve her sabah…
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, çok uzak diyarların birinde, büyük bir orman varmış. Bu orman türlü türlü çiçeklerin, kocaman ve yemyeşil ağaçların, birbirinden güzel hayvanların…
Egemen, kahvaltı hazır, hadi kalk oğlum! Annesinin mutfaktan gelen bu sesi Egemen’e verilen 5 dakikalık sürenin dolduğunun habercisiydi. Anne, 5 dakika daha! demek istemişti ama mutfaktan öyle güzel kokular gelmeye…
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zamanın birinde bir avcı varmış. Bu avcı avlanmaya pek düşkünmüş. Bir gün bu avcının evine misafirleri gelmiş. Evde ikram edecek çok da bir şeyi yokmuş….
Bir zamanlar, eşeğin biri aynı çiftlikte yaşadığı atı kıskanmış. Eşek, atın her gün iyi beslendiğini görünce;– “Oh ne ala! Her gün ata çeşitli yiyecekler yediriyorlar, temizleyip tımar ediyorlar, yediği önünde…
Sabahın soğuk rüzgârını ensesinde hissettiği anda titremeye başlamıştı Minik Oğlan. Sabahları evden çıkıp yürüyüş yapmaya bayılırdı; yol boyunca gördüğü kedileri sever, ağaçların altında dikilip dallarına doğru bakardı. Yaşadığı yerde yaz…
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, cinler top oynarken eski hamam içinde… Ben deyim şu ağaçtan, siz deyin şu yamaçtan, uçtu uçtu bir kuş uçtu; kuş…