Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak bir diyarda, çocuk sahibi olmayı çok isteyen yaşlı bir kadın yaşarmış. Bir gün, bu dileğini gerçekleştirecek bir periyle karşılaşmış….
Bir varmış bir yokmuş, uzak diyarlarda, yemyeşil ormanların kuytusunda, küçük bir köyde Mina adında bir kız çocuğu yaşarmış. Mina, sabahları hiç uyandırılmak istemezmiş. Özellikle okula gitmek için güne başlamak ona…
Bir zamanlar, uzak bir şehirde, insanların hayatlarını kolaylaştırmak için yapılmış bir robot yaşarmış. Bu robotun adı Robin’miş. Robin, oldukça akıllıymış ve her zaman doğruyu söyler, her soruya en doğru yanıtı…
Bir zamanlar, geniş ve huzurlu bir ormanda, iki ağaç kardeş yaşarmış. Biri ulu bir meşe, diğeri ise narin bir çam. Meşe, her zaman gururlu ve büyüleyiciymiş; dalları gökyüzüne doğru uzanırken,…
Bir zamanlar, yemyeşil ağaçların gölgesinde, kuytu kuytusuna kadar uzanan geniş bir ormanda, her sabah kuşların cıvıltıları yankılanırdı. Renk renk tüyleriyle kuşlar, sabahın ilk ışıklarıyla uçar, ağaçların dallarında dans eder, nehir…
Bir zamanlar, yüksek bir dağın zirvesinde, dört devasa yumurtanın bulunduğu bir kartal yuvası varmış. Bu yuva, dağın en yüksek noktasında, bulutların arasında gizliymiş. Bir gün, şiddetli bir fırtına çıkmış ve…
Bir zamanlar uzak diyarlarda fakir bir adam tuz satarak geçimini sağlıyormuş. Her sabah erkenden kalkıp toz torbalarını eşeğinin sırtına yükleyip pazara gidermiş. Bir gün yine pazara giderken eşeğin ayağı kaymış…
Once upon a time, in a faraway land, there lived three little pigs, each one with a heart full of dreams. One day, their mother told them it was time…
Evvelki zamanlardan bir zamanda bir hükümdar varmış. Bu hükümdar, halkın durumunu bizzat yakından takip edermiş. Bir gün ava çıkmış, uzaklarda bir Türkmen köyü görmüş. Tek başına o köye yaklaşmış. Genç…
Bir köylünün kendisine uzun seneler hizmet etmiş, sadık bir atı vardı. Fakat at epeyce yaşlanmıştı, artık iş göremiyordu. Bunun üzerine sahibi ona daha fazla yiyecek vermek istemedi: “Artık sana sahiden…