Bir zamanlar, uzak bir ülkede çok zengin bir tüccar yaşarmış. Bu tüccarın tek oğlu varmış ve adı da Viktor imiş. Viktor, çok neşeli, eğlenceli ve biraz da tembel bir gençti. Babası her zaman ona işlerini devretmek, onu iş dünyasında yetiştirmek istese de, Viktor her zaman eğlence peşinde koşar, kitaplar okur ve hayal kurarmış.
Bir gün, babası onu çok önemli bir işe göndermeye karar vermiş. Ancak Viktor, bu görevden hiç hoşlanmamış. Çünkü bu, uzak bir yere gitmek ve ciddi işler yapmak zorunda kalacağı bir görevdi. Viktor, bu işten kaçmak için her yolu denemiş. Sonunda, babasının ısrarlarına dayanamayarak gitmeye karar vermiş, ama tam o sırada aklına çok ilginç bir fikir gelmiş.
Viktor, babasının sahip olduğu büyük sandıklardan birini alıp içine yerleşmiş. Bu sandığın çok özel bir tarafı vardı. Bir gün babasının yardımcıları, sandığı taşıdıklarında, Viktor birden sandığın uçmaya başladığını fark etti. Sandık, büyülü bir şekilde havalandı ve Viktor’ı taşıyarak gökyüzüne doğru yükseldi. Viktor, sandığın içinde yerleşmiş ve uçmanın keyfini çıkararak, yerden binlerce metre yukarıya doğru gitmeye başlamış.
Viktor, uçan sandığın içinde ilerlerken, nereye gittiğini hiç bilmiyordu. Sandık onu öylece farklı diyarların üstünden geçirerek, bilinmedik topraklara doğru götürüyordu. Sandık, Viktor’ı bir ülkenin başkentine, sarayına, padişahın olduğu şehre kadar götürmüş. Viktor, sandığın içinde olmanın ne kadar eğlenceli olduğunu düşünüp neşeyle yol alırken, bir anda sarayın avlusuna inmeyi başarmış.
Viktor, şehrin içinde dolaşmaya başladığında, etrafta çok güzel ve gösterişli şeyler görmüş. Sarayın duvarlarına, pencerelerine ve süslü kapılarına bakarken kendini oldukça etkilenmiş hissetmiş. Tüm bu zenginlikler onu büyülemişti. Ancak, asıl eğlenceli şey, sarayın içindeki prensesi görmesiydi. Prenses, elmaslarla süslenmiş, uzun bir elbise içinde çok güzel bir şekilde yürüyordu. Viktor, prensesi görünce ona aşık olmuş.
Ancak Viktor’ın sandığı da onun kadar dikkat çekmişti. Sandık, birdenbire sarayın meydanına inince etrafındakiler büyük bir şaşkınlıkla bakmışlar. Viktor, sandıktan çıkarak sarayın avlusunda dolaşan prensesi görmek için sarayın içine girmiş. Ancak, bir problem vardı. Viktor, prensesle tanışmak istemiş ama bir şekilde ona kendini tanıtmanın bir yolunu bulamamış.
Sandığın büyüsünü kullanarak bir süre daha sarayda kalmış ve eğlenceli zamanlar geçirmiş. Ama prensesle olan ilişkisini geliştirmeyi bir türlü başaramamış. Sonunda, Viktor başka bir maceraya doğru yola çıkmaya karar vermiş.
Masalın sonunda, Viktor, sorumluluklarının ve gerçek görevlerinin farkına vararak, bir şekilde hayattan aldığı dersleri kendi yolunda uygulamaya karar verir. Ancak, masalın sonunda da şunu unutmayalım: Viktor’ın gerçek dünyaya ve görevlerine dönme zamanı geldiğinde, uçan sandık yalnızca bir hayal olarak kalır.