Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, nice hayvan yaşarmış büyük orman içinde. Kimisi güzel, kimisi çirkin, kimisi sincap, kimisi maymunmuş.
Hepsi de hayatından memnunmuş. Bu ormanda bir de tavşan varmış. Bulur buluşturur, takar takıştırır, gece gündüz süslenirmiş
Ormanda gururla gezer, sözleriyle herkesi üzermiş. Dilinden düşmeyen bir de şarkısı varmış.
“Yüreğimde coşar Bir duygu seli
Var mı buralarda Benden güzeli?”
Bir sabah yine şarkı söyleyip gezerken bir maymunla karşılaşmış. Maymun:
– Günaydın süslü tavşan! Demiş.
Süslü tavşan, hemen yüzünü öbür tarafa çevirmiş.
Sonra sert bir şekilde:
– Günaydın, günaydın! Demiş. “Sabah sabah nereden çıktı karşıma bu çirkin maymun” diye de mırıldanmış kendi kendisine.
Maymun, tavşanın bu davranışına biraz kırılmış.
– Süslü kardeş, beni görünce niçin yüzünü çeviriyorsun? Diye sormuş.
Süslü Tavşan:
– Çeviririm elbette. Sabah sabah çirkin yüzüne bakayım da işim ters mi gitsin? Diye karşılık vermiş.
Bu sözler üzerine maymun çok üzülmüş.
– Süslü Tavşan, sana bir şey söyleyeyim de onu unutma! Önemli olan yüz güzelliği değil, huy güzelliğidir, demiş ve daldan dala atlayarak oradan uzaklaşmış.
Süslü Tavşan:
– Çirkin maymun ne olacak, çekemedi benim güzelliğimi! Diyerek gururla yürümeye devam etmiş.
Az gitmiş uz gitmiş. Bir yokuş, iki düz gitmiş… Yolun kenarında ne bulsa beğenirsiniz! Güzel bir ayna. Aynayı eline alıp şöyle bir bakmış. İçinde bir sevinç, bir sevinç! Başlamış şarkı söylemeye.
“İşte tavşan, işte ayna,
Böyle güzel var mı dünya?”
Süslü Tavşan, artık aynayı elinden bırakmıyormuş. Biraz yürüyor, biraz aynaya bakıyormuş. Bütün dünyası ayna olmuş, adı da Aynalı Tavşan. Artık ormandaki herkes ondan “Aynalı Tavşan” diye bahsediyormuş.
Okulda arkadaşları havuç bilgisi kitabını okuyor, o da aynaya bakıyormuş. Aynalı tavşan lahana dersinde saçına tokalar takıyormuş, Bir gün, iki gün böyle devam edince öğretmeni dayanamamış.
– Aynalı Tavşan, yüzüne değil aklına ayna tut, Başına bir iş gelirse bu ayna seni kurtaramaz, demiş,
– Aynalı Tavşan kızarıp bozarmış. “Öğretmenim de benim güzelliğimi çekemiyor” diye geçirmiş içinden. Zil çalınca da aynasını aldığı gibi dalmış ormanın derinliklerine. Dalmış dalmasına da, ormanda yalnız değilmiş meğer. Birkaç saat önce gelen avcılar da varmış ormanda. Bir çukur kazıp üzerini yapraklarla örtmüşler. Bizim tavşan da şarkı söyleyerek yoluna devam ediyormuş.
“işte tavşan, işte ayna,
Böyle güzel… ”
Derken düşüvermiş tuzağa, Hoplamış, zıplamış ama çukurdan çıkamamış, Sonra avazı çıktığı kadar bağırmaya başlamış.
– İmdaaat! Yok mu can kurtaran!
Bu çığlıklarla orman çın çın çınlamış, Ağaçlardaki maymunlar ona acımışlar ve yardım etmeye karar vermişler, Tavşanın daha önce yüzüne bakmadığı maymun, şimdi ona yardım ediyormuş, Sonunda maymun, bir sarmaşık uzatmış çukura. Karşısındaki maymunu görünce kulaklarına kadar kızarmış Aynalı Tavşan. Kekeleyerek:
– Teşekkür ederim maymun kardeş, diyebilmiş ancak. Sonra da zıplayarak oradan uzaklaşmış.
Aynaya ne mi olmuş? Tavşancık korkusundan onu çukurda unutmuş. Ama arkadaşları onun adını hiç unutmamışlar.
Ormana üç ayna asmışlar. Birisine bakan huy güzelliğini, birisine bakan akıl güzelliğini, birisine bakan da bu masalı okuyanları görürmüş.
Bestami YAZGAN
EN GÜZEL DÜNYA MASALLARI İÇİN BİZİMLE KALIN..