Kendini bildi bileli oturma odasının duvarında asılıydı.
Başköşedeydi.
Her zaman saati doğru göstermişti, hiç yanıltmamıştı ev sahiplerini.
Ama son zamanlarda bir şeyler ters gidiyordu.
Akrep yelkovanı kovalamıyordu artık.
Ev sahibi saati asılı olduğu yerden alıp sık sık ayarını düzeltiyordu, pillerini yeniliyor ama yine de değişen hiçbir şey olmuyordu.
Artık çalışmıyordu saat.
Kendisi de farkındaydı…
Ama elinden bir şey gelmiyordu.
Sorumluluğunu yerine getiremediği için çok üzülüyordu sadece.
Hele bir de ev sahiplerinin kendisi hakkındaki konuşmalarını duyunca daha da büyük hayal kırıklığı yaşıyordu.
Ev sahibi Ayşe Hanım, umursamaz bir tavırla şöyle diyordu mesela:
– Artık bu saati atmanın zamanı geldi!
Yer kaplamaktan başka bir şeye yaramıyor.
Bizi yanıltıyor, onun yüzünden zamanı doğru öğrenemiyoruz.
Atalım gitsin bunu, yenisini alalım!
Oysa daha önceden böyle cümleleri olmazdı Ayşe Hanımın.
Evin küçük oğlu Erdem de üzülüyordu bu duruma, annesi ona saatleri öğretirken hep duvardaki saatten örnekler vermişti, saatleri onunla öğrenmişti Erdem.
Dolayısıyla saatin atılmasını istemiyordu.
Erdem, üzgün ve yalvaran gözlerle annesine:
-Anne saati mutlaka atmak zorunda mıyız?
Hiç olmazsa benim odamda kalsın ama atmayalım.
Ancak, anne kararlıydı.
Saat atılacak yerine yenisi alınacaktı!!!
Artık işlerine yaramıyordu.
Ev sahibi Ahmet Bey eve geldiğinde saati asılı olduğu yerden aldı.
Saat şaşkındı, acaba yine ayarlarını mı düzeltmeye çalışacaktı Ahmet Bey, yoksa çöpe mi götürüyordu kendisini?!
Hayır hayır!
Bu sefer ayarlarına dokunmamıştı, pillerine de…
Poşete koymuştu saati.
– Eyvah!!! Galiba yarın beni çöpe atacaklar…
Oysaki ne güzel günlerimiz geçmişti bu aileyle…
Her zaman saati benden öğrendiler, bana göre hareket ettiler…
Ama artık değersiz bir durumdayım, diye düşündü.
Ertesi gün, Ahmet Bey çantayla beraber çıktı evden ama saati çöpe atmadı, onu bir tamirciye götürdü ve şöyle dedi tamirciye:
-Bu saat bizim evin emektarıdır, şimdiye kadar bizi hiç yanıltmadı, çok güzel günlerimiz oldu, bize zamanı hep o gösterdi, ama şimdi çalışmıyor.
Galiba onu çok yorduk.
Belki siz neden bozulduğunu anlarsınız.
Saat, ev sahibinin bu sözleri ve davranışı karşısında çok duygulandı.
Ne vefalı davranmıştı Ahmet Bey…
Ahmet Bey gittikten sonra, tamirci saati eline aldı, içini açtı, baktı ve tamir için ne gerekiyorsa yaptı.
Ertesi gün saat yine her zamanki yerinde asılıydı ve artık daha bir heyecanla zamanı gösteriyordu.
Tik tak…tik takkk.. tik tak….
EĞİTİCİ HİKAYELER İÇİN BİZİMLE KALIN..