Ormanda bir ayıya boğa yılanı musallat olmuştu.
Beline sarılmış sıkıştırıyordu.
Ayı can havliyle bağırıyor, yardım istiyor, çırpınıyordu.
Bu sırada oradan geçmekte olan bir adam bağırtıyı duyarak geldi; kılıcını çekerek yılanı öldürdü.
Ayı rahat bir soluk aldı.
Ve kendisine iyilik yapan adamın peşini bırakmadı.
‘Hayatımı kurtardın, seninle dost olmak ve hizmetine girmek istiyorum’ dedi.
Adam istemedi ama üstelemesi karşısında mecbur kaldı:
iyi o halde…’ dedi. ‘Gel!’
Ayı artık adamın evinin eşiğinden ayrılmıyordu.
Konu komşusu uyardı adamı:
‘Ayıdan dost olmaz.
Ahmak dosttansa akıllı düşmanın olsun.
Başına bir bela geleceğinden endişe ediyoruz.
Def et gitsin!’
Lâkin adam artık ayının bağlılığını görerek farklı düşünmeye başlamıştı.
Bu yüzden, ‘Beni kıskanıyorlar.
Onun gibi güçlü bir yardımcım olduğu için çekemiyorlar’ diye düşündü ve uyarıları dikkate almadı.
Günlerden bir gün ormana odun kesmeye gitti.
Ayı da yanındaydı.
Adam hayli çalıştı, ağaç kesti, istifledi, yorulunca da soluklanmak üzere bir ağacın gölgesine uzandı.
Ayı da yanına çöktü.
Biraz sonra bir sinek gelerek adamın yüzüne kondu.
Ayı, efendisine iyilik olsun diyerek sineği kovdu.
Sinek kaçtı fakat az sonra yine kondu.
Yine kovdu ayı.
Yine kondu.
Derken ayı kızdı ve sineği öldürmekten başka çare olmadığını düşündü.
Koşarak gitti.
İri, yassı bir taş kapıp geldi.
Olanca gücüyle adanı in yüzüne indirdi.
Başından ağır yaralanan adam oracıkta öldü.
Dostlarını dinlememenin cezasını hayatıyla ödedi.
Kaynak: Mesnevi
TÜRK MASALLARI MASAL SARAYINDA..