Heidi, Heidi adında İsviçreli küçük yetim kızla ilgili bir hikaye. Kendisi beş yaşında. Heidi ailesini henüz 3 yaşındayken kaybetmiş. Sonrada teyzesi Dete tarafından büyütülmüş ama Dete teyzesi Frankfurt’a bir işe gidince küçük kızı dağların yamacında yaşayan yaşlı büyükbabasının yanına bırakmaya karar vermiş.
-Dete teyze, burada yaşamak istemiyorum. Lütfen beni bırakıp gitme demiş Heidi.
Teyzesi:
-Bunu senin iyiliğin için yapıyorum hayatım.
Heidi çok üzülmüş. Ama aksi büyükbabasını neşeyle kabullenip dağlarda yaşamaya başlamış. Doğaya, kızıl gün batımına, egzotik bitki örtüsüne ve çiçeklere aşık olmuş. Bir keçiyi sahiplenmiş ve her gün onunla oynamaya başlamış.
-Güzel bebeğim, buraya gel.
Geceleri karanlıkta göz kırpan yıldızları izlerken samanların üzerinde uyumuş. Doğanın her parçasının tadını çıkarmaya başlamış. Birkaç gün sonra arkadaşı Peter’la tanışmış. 7 yaşındaki bu çocuk yakındaki bir kulübede annesi ve görme özürlü büyükannesi ile yaşıyormuş.
Peter:
-Hadi Heidi, seninle beraber çayıra gidelim.
-Peter bir dakika bekler misin?
Heidi her gün Peter ve keçilerle birlikte çayıra gitmeyi çok seviyormuş. Geri döndükten sonra büyükanneye vakit geçiriyormuş. Ya da büyükbabasıyla beraber ev işlerini yapıyormuş. Zamanla yaşlı büyükbaba Heidi’yi sahiplenmiş ve onu kimseyle paylaşmak istememiş. Onu okula göndermeyi reddetmiş çünkü aşağıdaki Dörfli köyünde onu Alp amca olarak bilen insanlarla eskiden bir tartışma yaşamış. Büyükbabası ona:
-Heidi yanımdan ayrılmana asla izin vermeyeceğim demiş.
Heidi:
-Ah, seni seviyorum büyükbaba diye cevap vermiş.
Bir gün Dete çıkıp gelene kadar hiçbir sıkıntı yaşamadan hayatlarına devam etmişler. Dete Heidi’yi Frankfurt’a götürmüş. 10 yaşındaki sakat kız Clara’ya arkadaşlık etmesini istemiş. Clara sadece tekerlikli sandalyesiyle hareket edebiliyormuş. Clara’nın evine varınca gördüğü şey Heidi’yi şaşırtmış. Herkes evin kahyası olan bayan Rottenmeier’a itaat ediyor ve emirlerini yerine getiriyormuş. Clara’nın geniş bir oyuncak koleksiyonu görmüş. Gardırobu da güzel giysilerle doluymuş. Orada rahat etmeye ve Clara’nın arkadaşlığından keyif almaya başlamış. Yavaş yavaş herkes bu tatlı kızı sevmeye başlamış. Clara, babası ve büyükannesi bu küçük İsviçreli kıza hayranlık duymaya başlamış. Bununla beraber bayan Rottenmeier Sesemann’ların kahyası Heidi’yi sevmiyormuş çünkü giysileri kirliymiş, okuyamıyormuş ve büyük evde nasıl davranacağını öğrenememiş. Bayan Rottenmeier’e göre Heidi çok yaramaz bir kızmış.
-Disiplinli olmayı öğrenmelisin Heidi.
-Özür dilerim bayan Rottenmeier.
Zaman geçtikçe Heidi evini daha çok özlemiş. Clara’nın büyükannesi Heidi’nin mutsuz olduğunu görmüş. Dete ile Heidi hakkında konuşmuş ama Dete teyzesi çok bencilmiş. Büyükanne Dete teyzesini ikna etmek için çok çabalamış ama başarısız olmuş.
-Büyükanne kendimi iyi hissetmiyorum, lütfen beni eve yolla. Büyükbabamı ve Peter’ı özledim demiş Heidi.
-Heidi benim tatlı çocuğum. Yardım etmesi için tanrıya dua etmelisin demiş büyükannede.
Heidi’nin hayatında her türlü konfor olsa da kafeste tutulduğunu hissediyormuş. Hala mutsuzmuş ve yalnızlık çekmeye başlamış. Artık hiçbir şeye ilgisi kalmamış. Yüreğinin derinliklerinde büyükbabasına, Peter’a ve karlara dönmeyi diliyormuş. Ama nasıl döneceğini bilmiyormuş. Bu sağlığını öyle çok etkilemiş ki geceleri uykusunda yürümeye başlamış. Bir gün Heidi evine gittiğini düşünerek ön kapıyı açmış.
-Peter, büyükbaba ben geldim.
Bunu gören büyükanne çok üzülmüş. Clara’nın doktoru doktor Classen Heidi’nin büyükbabasının yanına gönderilmesi için ısrar etmiş.
Büyükanne:
-Heidi sana çok güzel haberlerim var.
-Ne oldu büyükanne?
-Seni evine, büyükbabanla Peter’a yolluyoruz.
-Ah, seni seviyorum büyükanne çok iyisin. Artık herkesle vedalaşmam gerekiyor. Clara gitme zamanım geldi. Yakında bizim orda görüşürüz. Lütfen dağlara gel, sana bir sürü yer gösteririm.
-Gitme Heidi. Seni özleyeceğim.
-Bende sizleri özleyeceğim. Özellikle de büyükanneyi ve Clara’yı.
Clara’yı ve ailesini dağlara davet etmiş. Evine ulaştığında mutluluktan koşmaya başlamış.
-Büyükbaba ben geldim. Seni çok özledim.
-Bende seni çok özledim yaramaz çocuğum. Ah, sevgili Heidi artık seni hiçbir yere bırakmayacağım. Bebeğim..
Dağlarda büyükbaba tekrar Heidi’yle olmaktan mutluymuş ve birlikte olmanın tadını çıkarıyorlarmış. Ve o gün Peter’la buluşmuş.
-Peter bak geri döndüm.
Peter:
-Heidi hepimiz seni çok özledik.
-Yeni bir arkadaşım var. Clara. Onun evinde yaşadım. Oyuncaklarıyla oynadım.
Heidi Peter ve büyükannesine hikayeler anlatmış ve çayırlarını daha fazla sevmiş. Birkaç ay sonra Clara Heidi’ye sürpriz yapmaya karar vermiş. Bir ay Heidi’lerde kalacakmış. Clara tekerlekli sandalyesiyle beraber dağlara çıkarılmış. En iyi arkadaşıyla beraber olacağı için çok mutluymuş.
Büyükbaba:
-Bak Heidi seni ziyarete kimler gelmiş.
-Kim gelmiş büyükbaba?
Clara:
-Heidi benim Clara.
İsmini duyduğu anda Heidi’nin gözleri açılmış.
-Bunca zaman sonra seni gördüğüme çok sevindim.
Clara’da Heidi’yi gördüğü için mutluymuş. Clara’yla oynamak için her sabah erkenden kalkmış. Ona yeşil otlakları, kızıl günbatımlarını, öten güzel kuşları göstermiş. Clara bunların hepsini çok sevmiş.
Heidi:
-Peki, dağları nasıl buldun bakalım?
Clara:
-Gördüğüm her şeyi çok sevdim Heidi, hepsi için teşekkür ederim.
Diğer taraftan Peter Clara’yı kıskanıyormuş. Clara’nın en iyi arkadaşını çaldığını düşünüyormuş. Bir gün Peter Clara’yla Heidi’yi çimenlerde oturmuş gülerlerken görmüş.
Peter:
-Clara şimdi görürsün. Tekerlekli sandalyeni saklayacağım, evine dönüp Heidi’yi rahat bırakacaksın.
Öfkeye kapılan Peter tekerlekli sandalyeyi alıp dağdan aşağı itmiş ve tekerlekli sandalye kırılmış. Peter:
-Aman tanrım ben ne yaptım böyle?
Clara ve Heidi oyunları bitince tekerlekli sandalyenin orda olmadığını fark etmişler. Clara kendini çaresiz hissetmiş:
-Heidi tekerlekli sandalyem nerede? Endişelenmeye başlıyorum.
Heidi hemen onu aramaya başlamış ama hiçbir yerde bulamamış:
-Onu hiçbir yerde bulamıyorum Clara, büyükbabamı çağıracağım.
Heidi yardım çağırmaya koşmuş. Yoldayken Peter’ı görmüş:
-Peter Clara’nın yardıma ihtiyacı var. Hadi gel. Yürüyerek dönmesine yardım edelim.
Peter:
-Hadi Clara. Bu taraftan. Merak etme başaracaksın.
Ve bir mucize meydana gelmiş. Peter ve Heidi’nin yardımıyla Clara birkaç adım atmaya başlamış. Etrafındaki doğanın güzelliği onu başka bir şekilde büyülemiş. Ve bu Peter’ı şok etmiş. Clara evlerine doğru yürürken Clara’nın ailesi Clara’nın ayağa kalktığını görmekten çok mutlu olmuş.
Clara:
-Anne, baba ayağa kalktım ve yürüyebiliyorum. Çok mutluyum.
-Senin adına çok mutluyuz Clara, çocuğum.
Suçluluk hisseden Peter ağlamaya başlamış.
Büyükbaba:
-Sana ne oldu Peter, neden ağlıyorsun?
Peter:
-Clara’nın tekerlekli sandalyesini dağdan aşağı yuvarladım. Çünkü Clara’nın Heidi’nin benimle ilgilenmesine engel olduğunu düşünüyordum.
-Seni bağışlıyoruz Peter.
Her şeye rağmen Clara’nın büyükannesi bunu niye yaptığını anlamış. Suçluluk hissettiğini bildiğinden onu cezalandıracağı yerde ödüllendirmeye karar vermiş.
-Hadi küçük çocuk bunu al ve sakın hayır deme.
Sesemann ailesi hayatlarını kolaylaştırmak için Heidi’ye ve Peter’ın kör büyükannesine hediyeler vermiş. Heidi’nin büyükbabasına da kendisinin ölümünden sonra torunuyla ilgilenileceklerine dair söz vermişler. Bu hikaye Heidi ve büyükanne aralarında konuşurlarken ve hayatlarına getirdiği iyi şeyler için tanrıya dua ederlerken sona ermiş.
EN GÜZEL KLASİK MASALLAR İÇİN BİZİMLE KALIN..