Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zamalarda, uzak ülkelerin birinde güzel bir Çocuk Adası varmış. Bu adada yemyeşil ağaçlar, çeşit çeşit hayvanlar ve tabii birbirinden akıllı çocuklar varmış. Günlerden bir gün Düşüngeliş demiş ki,
-Arkadaşlar biz her işi kendi kendimize yapıyoruz ama bu böyle olmaz. Kimi erken kalkıyor kimi geç, kimi çok çalışıyor kimi az. Haksızlık olmasın, hepimiz çocuk olduğumuz için birbirimize yeterince söz geçiremiyoruz. Bir okulumuz olsa iyi olacak ne dersiniz? Bakgör,
-Doğru söylüyorsun arkadaşım, demiş. Fedakar,
-Biz bu adanın her yerini biliyoruz, burada okul yok ki, biz nereye gideceğiz, diye sormuş. Düşüngelis,
-Her yeri biliyoruz ama şu tepenin arkasına hiç gitmedik. Orada bizim için güzel bir okul olabilir, ne dersiniz, bakalım mı? Rengarenk adlı kuş orada konuşulanları duymuş, pırrr diye uçarak Bakgör’ün omzuna konmuş.
-Çocuklar, isterseniz tepenin arkasına uçup bir bakayım ben, sonra gelip size haber veririm olur mu? Bakgör, Çok teşekkür ederiz Rengarenk, harika bir fikir bu. Haydi git bakalım, güzel haberlerini bekliyoruz, demiş. Rengarenk kanatlarını çok kuvvetli çırpıp hızlı bir şekilde yükselmiş, uçmuş uçmuş uçmuş ve gözden kaybolmuş. Çocuk Adası’nda meraklı bir bekleyiş başlamış, herkes içinden “orada bir okul olsa ne iyi olur, Allah’im orada bir okul olsun, lütfen…” diyerek tedirgin ve istekli beklemişler. Bir gün iki gün üç gün geçmiş ama Rengarenk gelmemiş. Düşüngelis,
Çocuklar ben de çok merak ettim Rengarenk’i, ama içimden bir ses çok yakında gelecek diyor… ve tam o sırada Rengarenk pırrr diye uçup Bakgör’ün omzuna konmuş.
“Hühhh, hühhh, hühhh”diye derin derin nefes alan Rengarenk, çocukları iyice meraklandırmış. Derken meraklı bekleyiş sona ermiş ve biraz dinlenip kendine geldikten sonra Rengarenk,
-Çocuklar tepenin arkasında herkesi mutlu edecek bir yer var. Ben çok beğendim, hatta içine girince oradan hiç ayrılmak istemedim. Ne dersiniz, beraber gidelim mi?
Çocuklar,
-Tamam gidelim o zaman ama nasıl?
Yapbaşar,
-Çocuklar tepenin altından bir tünel açalım, demiş.
Çocuk Adası hemen işe koyulmuş, herkes tepenin altından geçmek için tünel kazmaya başlamış, o tünel yerin üstünde olduğu için işleri daha kolay olacakmış. Kazmışlar, kazmışlar kazmışlar…. ve Bakgör,
-Arkadaşlar tünelin sonuna geldik, önümüzde kapı kalınlığında bir duvar var, onu da kaldırırsak artık tepenin arkasına geçmişiz demektir. Hazır mısınız? Bir, iki üç… Çocuk Adası, tepenin arkasında gördüğü şeye inanamamış.
Gökkuşağı şeklinde bir okul. İsmi de harika… “Masal Okulu”. Çocuk Adası’ndaki çocuklar sevinçten hoplayıp zıplamaya elele tutuşup koşarak oynamaya başlamışlar. Düşüngelis,
-Arkadaşlar haydi şimdi okulumuza girelim, bakalım nasıl bir yer? Eğer içerisi de dışarısı gibiyse… oooohhhh, demiş. Çocuk Adası`nda zil sesi duyulmuş. Sanki birisi çok güzel bir şekilde notalara basıyor, müzik de ahenkle dans ediyormuş. Masal Okulu kapıları açılmış, sıra ile önce kuşlar, sonra kediler ve köpekler en son da kelebek ve arılar çıkmışlar okulun kapısından. Başlarında da öğretmenleri, Masal Okulu sırayı bozmuyoruz, herkes kendi yerinde duruyor. Evet şimdi marşımızı söyleyebiliriz…
Masal okulunu seviyoruz
Okuyoruz, öğreniyoruz
Biliyoruz yapıyoruz
Haydi sen de
gel gel gel
Bakgör
Düşünbaşar
Fedakar
sen sen sen
Çocuklar öğretmenleriyle tanışıp sınıflarına yerleşmiş. Herkes çok mutluymuş. Günler günleri kovalamış, o çocuklar öğrendikleri yeni şeylerle farklı farklı aletler eşyalar yapmaya başlamışlar. Böylelikle işleri daha da kolaylaşmış. Başarıdan başarıya koşan bu adada bir çocuk da masal yazıyormuş. Kitabına “Masal Okulu’ndan Mucitler Adası’na Yolculuk” adını vermiş… Dilden dile gönülden gönüle anlatılan bu masalları herkes çok sevmiş. Bu masalların bir özelliği de hiç bitmemesi hayat devam ettikçe hep sürmesiymiş.
Okuduğunuz için teşekkürler.. En güzel çocuk masalları için bizimle kalmaya devam ediniz lütfen ❤️