Masal Sarayı

En güzel çocuk masalları, çocuk hikayeleri, keloğlan masalları ve daha fazlası sitemizde.

MEVSİMLER VE DUYGULARIMIZ

Mevsimlerin insanın ruh hali üzerine etkisi herkesçe bilinen bir gerçektir. Mevsimlerin hastalıkları etkileyebilecekleri düşüncesi; hastalıkları doğuran, esas olarak mevsimlerdeki değişikliklerdir diyen Hipokrat’a kadar uzanmaktadır.

Peki, durum gerçekten böyle mi?
Edebi metinlerde geçen o “kış hüznü, sonbahar mutsuzluğu” ya da “bahar neşesi” psikiyatrik olarak ne derece doğru?

İlkbaharın gelmesiyle doğa uyanır, dünya renklenir. Gündüzler uzar, geceler kısalır. Çevresindeki uyaranların ruh hali üzerine bu kadar etkin olduğu insan için sanırım doğanın uyanışına kayıtsız kalmak düşünülemezdi.

Kış ve sonbahara ise genelde “hüzün” mevsimleri olarak nitelendirilir. Yazın o eğlencesi, canlılığı bitmiş, yapılan tatiller sona ermiştir. Sosyal etkileşimler mevsimsel şartlarla kısıtlanmış olduğundan kimi insanlarda depresyona eğilimler gözlenebilir.  Mevsimsel özellik gösteren depresyon hastalarında kış aylarında uyku ve yeme alışkanlıkarı değişir, hastaların sıkıntıları artar, aşırı yeme aşırı uyuma, kilo alımı, uyuşukluk hali, çökkün ruh hali sinirlilik, huzursuzluk hali gözlenir.

Bilimsel verilerin de gösterdiği üzere güneş ışığının insan ruhu üzerine olumlu bir etkisi vardır. Güneş ışığından görece daha az faydalanan kuzey ülkelerinde depresyon görülme sıklığı ve hatta intihar etme oranı belirgin derecede fazladır.
Bazen bu durum ruh sağlığı alanında sıkıntılı sonuçlara da sebep olabilir. Bipolar duygudurum bozukluğu dediğimiz hastalıkta ve diğer bazı kronik hastalıklarda hastalarda hareketlilik artışı ve çabuk sinirlenme gibi belirtiler başlayabilir. Öyle ki bazı hastalar ilkbahar-yaz döneminde manik döneme, sonbahar-kış döneminde ise depresyona girebilir.

Freud’a göre mutlu olmayı engelleyen acıların temelde 3 kaynağı vardır. Bunlar; doğanın üstün gücü, bedenimizin zayıflığı ve insanların aile, devlet ve toplum içinde birbirleriyle ilişkilerini düzenleyen ayarlamaların yetersizliğidir. Bu acı kaynaklarından doğa hakkında vereceğimiz yargı bellidir; kararımız bizi bu acı kaynaklarını kabullenmeye ve kaçınılmaz olana boyun eğmeye zorlar. Doğaya asla tam olarak hakim olamayacağız; kendisi de bu doğanın bir parçası olan organizmamız ise her zaman geçici, uyum ve verim kapasitesi sınırlı bir yapı olarak kalacak. Bunu bilmek insanın elini kolunu bağlamaz; tersine , yapacaklarımıza yön verir. Acıların hepsini olmasa da bazılarını ortadan kaldırabilir, bazılarını da hafifletebiliriz; binlerce yıllık deneyim bize bunu göstermiştir.

EN GÜZEL ARAŞTIRMA KONULARI VE FİKİRLERLE KARŞINIZDA OLACAĞIZ BİZİMLE KALMAYA DEVAM EDİNİZ..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to top