Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zamanların birinde minik bir tren varmış. İki istasyon arasında gelip gidermiş. Küçük bir lokomotifi olduğu için tek bir vagonu varmış ve yalnız posta taşırmış. Bir gün yine yükünü almış yola koyulmuş, tam öteki istasyona yaklaşmış ki önünde büyük bir tren arıza yapmış. Minik treni de durdurmuşlar. Öndeki tren bozulduğu için minik trene yolcu transferi yapmayı düşünmüşler.
İstasyon şefi öğrencilerin okula yetişmesini çok istiyormuş.” Şu minik treni öne alalım, postayı boşaltalım, sonra öğrenciler binsin. Belki onları taşıyabilir ” demiş.
Hemen makas açmışlar, minik treni öne almışlar, sonra peşine iki vagon eklemişler. Minik tren buna çok sevinmiş. Çünkü ilk kez çocukları taşıyacakmış. Çocuklar vagonlara doluşmuşlar. Kampana çalmış. Dan dan dan!
Minik tren harekete geçmiş. Başlamış çekmeye, çekebilecek mi kendisi de bilmiyormuş. “Uf..Puf…uf…puf…zormuş ama gayret edersem çekerim” diye düşünüyormuş. Uf..Puf…uf…puf… son bir gayretle çekmiş treni. Çuf-çuf-çaf-çaf`… diye gitmeye başlamış.
Çocuklar sevinçle el çırpmışlar. Yol boyunca da öyle el çırparak, şarkı söyleyerek gitmişler. Sonunda varmışlar istasyona. Neşeyle girmişler okula ve olanları öğretmenlerine anlatmışlar. Öğretmen “size bir tren ayırmaları iyi olmuş. Keşke o şirin treni size verseler de, her gün okula daha rahat gelebilseniz” demiş. O günden sonra da minik tren çocukların treni olmuş. Minik tren de pek mutluymuş. Posta gibi sıkıcı bir işi yapmaktansa, neşe dolu çocukları okula taşımak onun için daha keyifliymiş.
EN GÜZEL ÇOCUK MASALLARI İÇİN BİZİMLE KALINIZ 🙂