Bir gün Nasreddin Hoca, köydeki pazar yerine gitmek için eşeğine bindi. Hava çok sıcaktı ve güneş tepede parlarken, Hoca yolda bir adamla karşılaştı. Adam, Hoca’ya seslendi ve “Hoca, çok yoruldum. Şu eşeğinin gölgesinde biraz dinlenebilir miyim?” diye sordu.
Nasreddin Hoca, gülümseyerek adamı dinledi ve “Tabii, eşeğin gölgesinde dinlenebilirsin,” dedi. Adam teşekkür ederek gölgeye oturdu ve serinlemeye başladı.
Bir süre sonra adam tekrar Hoca’ya dönüp, “Eşeğin gölgesinde çok rahat ettim. Acaba biraz daha kalabilir miyim?” dedi. Hoca düşündü ve “Elbette kalabilirsin, ama bu gölgeyi biraz kiralaman gerekecek. Çünkü eşek benim ve gölgesi de ona ait,” dedi.
Adam önce şaşırdı, ama Hoca’nın ciddi olduğunu görünce “Peki, gölge için ne kadar ödemem gerekiyor?” diye sordu. Hoca biraz düşündü ve küçük bir miktar söyledi. Adam, bu duruma gülerek parayı ödedi ve gölgede dinlenmeye devam etti.
Bir süre sonra yoldan geçen başka bir adam Hoca’yı ve gölgede dinlenen adamı gördü. O da çok sıcakladığı için Hoca’ya yaklaşarak, “Hocam, ben de eşeğinin gölgesinde dinlenebilir miyim?” diye sordu.
Nasreddin Hoca gülümseyerek “Tabii, ama gölgeyi kiralaman gerekiyor,” dedi. Adam, Hoca’nın isteğini kabul etti ve parayı ödeyip eşeğin gölgesine oturdu. Derken, başka insanlar da gelip gölgede dinlenmek istedi. Her biri gölgeyi kiralıyor ve Hoca’ya ödeme yapıyordu.
Günün sonunda Nasreddin Hoca, pazara gitmeden önce kazançlı bir gün geçirdiğini fark etti. Eşeğin gölgesinden kazandığı paralarla pazar alışverişini yaptı. Köylüler, Hoca’nın bu zekice buluşuna hayran kaldı.