Masal Sarayı

En güzel çocuk masalları, çocuk hikayeleri, keloğlan masalları ve daha fazlası sitemizde.

Neşeli ülke masalı

Bir varmış bir yokmuş,

Yıllar yıllar önce çok neşeli insanların yaşadığı bir ülke varmış. Sokaklarda çalgıcılar, palyaçolar, akrobatlar gösteriler yapar, dünyanın her yerinden turistler onları izlemeye gelirlermiş.

Bu ülkenin kral ve kraliçesi halkları tarafından çok sevilirmiş. Günlerden bir gün bu neşeli ülkede güzeller güzeli bir prenses dünyaya gelmiş. Prensesin uzun kıvırcık saçları, pespembe dudakları, yanaklarında da gamzeleri varmış. Bu tatlı bebek etrafına sürekli gülücükler saçarmış.

Halk prensesin dünyaya gelişine o kadar çok sevinmiş ki her pazar günü, panayır alanında ona özel gösteriler hazırlamaya başlamışlar.

Yıllar geçmiş, prenses 7 yaşına gelmiş. Halk prenses için hazırladığı gösterilere hala devam ediyor, kraliyet ailesinin de katıldığı bilinen bu gösterileri izlemeye komşu ülkelerden yüzlerce insan geliyormuş.

Yine bir pazar günü komşu ülkenin kralı ülkesindeki çocukları gösterileri izlemeye getirmiş. Bu çocukların arasında yalnız yaşayan küçük bir oğlan varmış. Hiç kimse bu tatlı, yalnız çocuğun adını bilmiyormuş. Ona “Çocuk” diye sesleniyorlarmış. Bu küçük çocuğun ailesi yokmuş. Gösteriler sırasında herkes o kadar mutlu görünüyormuş ki çocuk ülkesine hiç geri dönmek istemediği için ağlıyormuş.

Prenses, pamuk şeker almak için yürürken bu çocuğu görmüş. “Neden ağlıyorsun?” diye sormuş. Çocuk “Burası o kadar güzel ki hep burada kalmak istiyorum.” demiş. Çocuğun ağlamasına üzülen prenses “Benimle gel şuradaki ormanlık alanda kraliyetin kullanmadığı bir orman evi var seni orada saklayabiliriz.” diye öneride bulunmuş.

Bu fikir çocuğu çok sevindirmiş. Çok hareketli olan panayır alanında orman evini bulmak için yola koyulan bu iki çocuğun yokluğunu hiç kimse fark edememiş. Çocuklar az gitmişler uz gitmişler dere tepe düz gitmişler ve en sonunda kraliyetin orman evini bulmuşlar. Ev o kadar büyük o kadar güzelmiş ki çocuğun ağzı açık kalmış. Evde bir orduya yetecek kadar yiyecek, bütün bir orduya yetecek kadar da yatak varmış. Prenses “Sen burada kalabilirsin, benim artık geri dönmem gerekiyor, mutlaka uğrayacağım.” diyerek panayır alanına doğru yola çıkmış ama bir türlü yolu bulamıyormuş. En sonunda orman evine geri dönmeye karar vermiş.

Aradan saatler geçmiş, kraliçe prensesin ortalıkta olmadığını fark etmiş. Müzik durdurulmuş, akrobatlar eşyalarını toplamaya, turistler ülkelerine geri dönmeye başlamışlar. Herkes prensesi bulmak için etrafa bakınıyormuş. Kraliyet şatosu aranmış, evler, bakkallar, prensesin en sevdiği lunapark aranmış ama orman evine bakmak kimsenin aklına gelmemiş. Aramalar bir hafta boyunca devam etmiş. Halk çok mutsuzmuş, hiç kimse çalışmaz olmuş. Kral ve kraliçe prensesin kaybından dolayı kendilerini suçluyor, sürekli ağlıyorlarmış.

  1. gün geldiğinde kraliçe bir rüya görmüş. Bu rüyasında prenses “Hadi orman evine gidelim.” diye annesine ısrar ediyormuş. Kraliçe uykusundan uyandığı gibi bütün atlılara haber salmış. “Orman evi, hemen orman evine bakmamız lazım.” demiş. Atlamışlar atlara ve orman evine doğru yola çıkmışlar.

Prenses ve çocuk bir haftadır yalnızlıktan korkmuş halde orman evinde oturuyorlarmış. Prenses çocuğa o kadar alışmış ki ailesi onları bulduğu zaman çocuğu kendi ülkesine göndermelerini hiç istemiyormuş.

Kral ve kraliçe atlı askerleriyle birlikte orman evine geldiklerinde prenses ve çocuk odalardan birinde mışıl mışıl uyuyorlarmış. Kraliçe ve kral çocuğu görünce çok şaşırmışlar. Yavaşça uykusundan uyandırılan prenses karşısında annesini görünce çok sevinmiş. “Anne ne olur arkadaşımı göndermeyin.” diye ağlamaya başlamış. Kraliçe çocuğun yalnız olduğunu öğrenince çok üzülmüş. Kral “Hemen komşu ülkenin kralıyla görüşün. Çocuğu kendi çocuğum gibi büyütmek istiyorum.” diye emir vermiş atlı habercilere.

Şehre geri döndüklerinde halk kraliyet atlılarını görünce evlerinden dışarıya çıkmaya başlamışlar. Kalabalık toplanınca kral ve kraliçe prensesin bulunduğunu ve çocuğun da artık prensesin kardeşi olarak anılacağını ilan edince halk çok sevinmiş. Onların artık hem dünyalar güzeli bir prensesleri hem de çok tatlı bir prensleri varmış. Hemen evlerinden gitarlarını, toplarını almış, kostümlerini giyinmiş ve yeniden gösteriler düzenlemeye başlayıp bu mutlu haberi kutlamaya koyulmuşlar.

En güzel Türk masalları için Bizi takip etmeye devam edin. ❤️

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to top