Ülkenin birinde Sülün Kız adlı bir kız varmış. Sülün Kız, kimseyi rahatsız etmez, kimseyi, incitmezmiş. Günün birinde, babasını kaybedince Sülün Kız’ı bir korku almış:
– Ne bir dağda yağmurumuz ne de bir bağda yaprağımız var, diye günlerce düşünmüş.
Anası, Sülün Kız’ın bu durumunu görünce:
– A kızım, demiş. Niye kara kara düşünüyorsun? Ben çuval dokurum, sen de gergef işlersin, gül gibi geçinip gideriz.
Bu söz üstüne Sülün Kız’ın korkusu gitmiş. Ana kız çalışmaya başlamışlar. Biriktirdikleriyle dağın üstünde bir bağ almışlar. Ama yine Sülün Kız’ın yüreğine korku
düşmüş:
– Ya bağımızı sel alırsa, yel alırsa. Bütün emeğimiz suya gider. Yorulduğumuz yanımıza kâr kalır, diye düşünmüş.
Anası, Sülün Kız’ın korkusunu yüzünden anlamış:
– Yapma Kızım, etme kızım! Yağmur yağmadan sele gitme. Ağzını hayra aç ki hayır gelsin. Yoksa başını dertten kurtaramazsın, demiş.
Sülün Kız, bu korkuyu da yüreğinden atmış. Tekrar çalışmaya başlamışlar. Anası kızına öğütlerde bulunmuş. Çok diller dökmüş. Fakat Sülün Kız; korkusunu, tasasını bir türlü yenememiş.
Tasa Kuşu da Sülün Kız’ı gözlüyormuş. Kaşla göz arasında onu kanatları arasına alıvermiş.
Sülün Kız, gözünü açıp bakmış ki eşi benzeri olmayan bir bahçe!… Bir yanda kuşlar cıvıldıyor, bir yanda oluk oluk sular akıyormuş.
Sülün Kız:
– Ah, bin gözüm, bin kulağım olsa da bin bir kuş sesini birden dinlesem! demiş. Tasa çekmeye başlamış.
Sen misin yok yere tasaya düşen!…
O anda bütün kuşlar susmuş. O zaman Tasa Kuşu, yaprakların arasından seslenmiş ona:
– Avare kız! Tasa dediğin şey öyle olmaz, demiş.
Sülün Kız, bu duruma çok üzülmüş. Kimin yanına gittiyse kimse onunla konuşmamış. Sülün Kız’ın yüreğine öyle bir ateş düşmüş ki yanıp kül olmaya başlamış. Aman yaman derken kendine gelmiş: masalsitesi . com
– Ah, anamın aşını tuzlu tuzlu yeseydim! Ya evde otursaydım ya da bağda çalışsaydım. Fazlasını niçin istiyorsun? diye kendi kendine soruyormuş.
Derken bir de dönüp bakmış Tasa Kuşu, ağaçların arasından kanat vura vura geçip gidiyor.
O zaman, Sülün Kız’ın yüreğine su serpilmiş, rahat bir nefes almış. Ooh! demiş. Oh deyince ak saçlı bir dede ortaya çıkmış:
– Dile benden ne dilersen!… Güler yüz mü istersin, yoksa tatlı dil mi?… diye sormuş.
Sülün Kız:
– Güler yüz de isterim tatlı dil de… Hepsinden önce anamı isterim, demiş. Ak saçlı dede:
– Yum gözünü, demiş Sülün Kız’a. Sonra:
– Aç gözünü, demiş.
Sülün Kız gözünü açmış. Bir de ne görsün?… Anası, yanında belirivermiş.
Sülün Kız’ın, güldükçe yanaklarında güller açıyormuş. Yanağında bülbüller şakıyormuş. Bundan sonra Tasa Kuşu gelip de Sülün Kız’ın dalına konabilir mi?
O günden sonra ana kız, güler yüz ve tatlı dil ile günlerini gün etmişler.
Eflâtun Cem GÜNEY
EN GÜZEL TÜRK MASALLARI İÇİN BİZİMLE KALIN..