Mevsim ilkbaharmış. Bu güzel mevsimde bir yavru ceylan dünyaya gelmiş. Doğar doğmaz titreyerek ayakları üzerinde doğrulmaya çalışmış.
Günler geçmiş. Yavru ceylanın bacakları güçlenmiş. Ormanın içinde koşup zıplıyor, merak ettiklerini annesine soruyormuş.
Yavru ceylan ve annesi bir gün yine gezintiye çıkmışlar. O sırada yavru ceylan bir kelebek görmüş. Onu uçan bir çiçek sanmış. Heyecanla:
— Anne bak bir çiçek uçuyor? Demiş.
Annesi bu sözlere çok gülmüş.
— O bir kelebek yavrum, demiş. Çiçeklerin üzerine konar, kanatları vardır.
— Ben bu kelebeği çok sevdim, demiş ceylan yavrusu. Arkasından koşmuş. Doğrusu kelebek de yavru ceylanı çok sevmiş. Birlikte biraz oynamışlar.
Sonra ceylan yavrusunun dikkatini karıncalar çekmiş. Eğilip dikkatlice bakmış. Ne olduklarını bilmediği için de yine annesine sormuş:
— Anne şu minicik yaratıklara bak. Ne kadar da çoklar.
Annesi onlara karınca dendiğini söylemiş.
— Onlar karıncalardır yavrum. Üstelik karıncalar çok çalışkandır, demiş annesi.
O sırada karıncaların arasından bir çekirge zıplamış. Yavru ceylan bu zıplayan şeyin ne olduğunu da merak etmiş elbette. Annesi:
— O bir çekirge yavru ceylanım, demiş. Çekirgeler de bize dosttur. Zarar vermezler.
Yavru ceylan ve annesi ormanda biraz daha gezmişler. Sonra da evlerine gelmişler. Yavru ceylan hemen uyuyup tatlı rüyalara dalmış. Rüyasında kelebekleri, çekirgeleri ve karıncaları görmüş. Onlarla koşup oynuyormuş.
EN GÜZEL ÇOCUK MASALLARI İÇİN BİZİ TAKİP ETMEYE DEVAM EDİN.