Güleryüz ailesinin minikleri okulla beraber kampa gideceklermiş. Okuldaki tüm arkadaşlarıyla daha fazla kaynaşmak için bu kamp Güleryüz ailesinin minikleri için çok önemliymiş. Tüm okul bu kamp için ciddi bir hazırla başlamış, Seferihisar’ın biraz uzağındaki kamp alanında tam 2 gün boyunca konaklayacaklar ve eğlenceli bir hafta sonu geçireceklermiş. Güleryüz kardeşler kampta iken anne ve babaları da anneannelerini hastaneye götüreceklermiş. Herkesin hafta sonu planını belliymiş.
Selim kamp için güzel tariflerinden yaparken, Eylül’de kamp eşyalarını hazırlıyormuş. Hava soğuk olacağı için Selim ve kendisine kalın kıyafetler bir de tüm kamp malzemelerini eksiksiz alması için kendisine bir liste yapmış. Listenin en başına da tabi ki gitarını yazmış. Mert ve okuldaki müzik kulübü de kampa geleceği için tüm kampa bir müzik ziyafeti vermeyi düşünüyorlarmış. Öğretmenlerinden izin alarak köpeklerini de yanlarında götürecek olan Güleryüz kardeşler kamp için tam anlamıyla hazırmış.
Herkes cumartesi sabahın ilk ışıklarıyla okulun önünde buluşmuş. Beste ve Mercimek bu kadar çok çocuğu görünce şımarmışlar da şımarmışlar. Bütün çocuklar onları seviyormuş. Herkesin ailesi servisler gelene kadar beklemiş ve sonra da vedalaşıp çocuklarını öğretmenlere teslim ederek evlerine geri dönmüşler. Kamp için tam 4 büyük servis aracı gelmiş. Çocuklar eşyalarını biraz bagaja biraz da yanlarına alarak yolculuğa başlamışlar. Kamp yeri Seferihisar’a 2 saat uzaklıktaymış.
Şarkı söyleye söyleye, sohbet ede ede yolculuklarını tamamlamışlar. Kamp alanına gelince de önce herkes eşyalarını indirmiş ve servis araçlarını göndermişler. Gelen tüm öğretmenler önce dikkat edilmesi gereken kurallardan bahsetmiş. Çevrenin temizliği, yalnız başına hareket etmeme, yemek ve kahvaltı saatlerine uyma ve düzen konusunda çocukları uyarmışlar. Çadırlarını kurmaya başlamış herkes, her 10 kişinin başında bir öğretmen duruyormuş ve çadır kurmaları için çocuklara yardım ediyormuş. Her şeyi çocuklar yapsın diye öğretmenler sadece nasıl yapılacağını anlatıyor ve kalanını çocuklar hallediyormuş.
Çadırlar kurulmuş, herkes 2 kişi kalacakmış ve birden kocaman bir alana yayılmışlar. Öğretmenler her ayrı noktada çadırlarını kurmuşlar ki çocuklar onlara daha kolay ulaşabilsinler diye. Çadırlar kurulmuş, eşyalar yerleştirilmiş şimdi ise yemek zamanıymış. Selim ve evinden bir şeyler getiren tüm öğrenciler ve öğretmenler yiyeceklerini, içeceklerini piknik masalarına koymuşlar.
Herkes bir güzel onları yemeye başlamışlar, tabii ilk Selim’in mutfağında yapılan yiyecekler bitmiş. Yemekten sonra serbest zaman verilmiş ve tüm çocuklar oyunlar oynamaya, kitap okumaya, köpeklerle oynamaya başlamışlar. Bir grup çocuk kendi aralarında korkunç hikayeler anlatmaya başlamış ve
Eylülle Selim’de onlara katılmış.
– “Dedem hep anlatırdı böyle geniş ormanlık alanlarda karanlık çökünce birden her şey değişirmiş. Gündüz normal olan şeyler gece farklılaşırmış. Belki bu gece bizim kamp alanı da farklılaşır belli olmaz.” demiş gülerek Can isimli çocuk.
Çocuklar biraz gerilmiş ama olaya hemen öğretmenleri müdahale etmiş.
-“Çocuklar öyle şeyler sadece filmlerde ve kitaplarda olur. Ayrıca biz öğretmenler gece sırayla nöbette olacağız. Bir şeye ihtiyacınız olduğu zaman bizim çadırlarımızı bulmanız yeterli.” demiş ve çocuklar derin bir oh çekmiş.
O akşam yemeklerini yemişler, kamp ateşi etrafında oturmuşlar ve Eylül ile Mert başlamış gitar çalmaya. Müzik kulübünün diğer üyeleri de şarkı söyleyerek onlara eşlik etmiş. Koca bir yuvarlak olan okul bütün şarkılara eşlik etmiş, ritim tutmuş, bazıları fotoğraf ve video çekmeye başlamış. Her şey harika gidiyormuş. Tam o sırada birden bir patlama sesi duyulmuş ve çocuklar çığlık atmaya birbirlerine doğru koşmaya başlamışlar. Öğretmenleri hemen;
-“Sakin olun, sakin olun çocuklar. Biz bakacağız, birimiz de burada duracak. Korkmayın.” demiş.
Çocuklar korkuyla, öğretmenlerinin yanında beklemeye başlamışlar. Herkes öğlen Can’ın anlattığı gibi kamp yerinin yani ormanın akşam başka bir şey dönüştüğünü kendi aralarında konuşmaya başlamış. Birden Can’ın yanlarında olmadığını fark etmişler tam öğretmenlerine söyleyecekken, diğer öğretmenleri Can ile beraber gelmişler. Can;
-“Arkadaşlar özür dilerim, ben öğlen anlattığım hikaye inandırıcı olsun diye böyle bir şaka yapmak istedim.” demiş.
Herkes Can’a kızmış ilk başta ama sonra birden gülmeye başlamışlar. Kahkahaları kamp alanının her yerini kaplamış. Herkes kötü bir şaka da olsa da öyle gerilip hep beraber hareket ettikleri için olayın iyi yanından bakmışlar. O gece mışıl mışıl uyumuşlar. Ertesi gün de kamp çok güzel geçmiş ve tüm okul kaynaşmış. Hep birlikte kamp yapmanın, ekip halinde hareket etmenin kıymetini ve en önemlisi birlikte eğlenmenin tadını çıkarmışlar.
ÇOCUK MASALLARI İÇİN MASAL SARAYI..