Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde 11 yaşında Ali adında akıllı, araştırmayı, gezmeyi seven bir çocuk varmış. Ali ailesiyle birlikte yaşadıkları şehrin her yerini gezmiş. Ailesi Ali’ye bir fotoğraf…
Hikayemiz kocaman bir çiftlikte geçiyor. Bu çiftliğin ahırında keçiler, horozlar, tavuklar, koyunlar, inekler varmış. Bütün hayvanlar kendilerine ait bölümlerde kalıyormuş. Her gün buralar temizlenir, hayvanların yemleri tazelenir ve her hafta…
Çok eski zamanlarda bir gün, çok zengin ama bir o kadar da cimri bir tüccar, paralarını koyduğu keseyi kaybetmiş. Eskiden paralar, cüzdan yerine keselere konurmuş. Her tarafı aramış ama kesesini…
Ormanda bir ayıya boğa yılanı musallat olmuştu. Beline sarılmış sıkıştırıyordu. Ayı can havliyle bağırıyor, yardım istiyor, çırpınıyordu. Bu sırada oradan geçmekte olan bir adam bağırtıyı duyarak geldi; kılıcını çekerek yılanı…
Eski zamanlarda bir padişah varmış. Yetmiş yaşına giren kişileri, işe yaramıyorlar diye öldürtürmüş. Bir delikanlının yetmiş yaşında bir babası varmış. Bu delikanlı babasını öldürtmek istemediğinden uzun müddet saklamış onu. Delikanlı…
Bir varmış, bir yokmuş, bir büyük kasabada bir bey yaşıyormuş. Bu beyin adı Mehmet imiş. Mehmet beyin güzel bir kızı varmış. Bütün zengin aileler Mehmet beyin kızına dünür saklıyorlarmış, fakat…
Bu saatleri çok seviyorum. Ocakta pişen yemeğin mis kokusu her yanı kapladı. Şimdi çocuk olmak vardı, diyorum. Mutfaktakiler bana gülüyor. Sofra hazırlıkları son sürat devam ediyor. Şakır şukur, takır tukur……
Mehmet, kitaplarını taşımaktan yorulan kardeşlerine yardım ediyordu. Aslında Mehmetlerin köyünde okula gidilirken çok kitap götürmezdi çocuklar. Sadece kalem ve defterlerini yanlarında taşırlar, kitaplarını okulda okurlardı. Evde de okuyacak kitapları olurdu…
Doğruluk deyince akla sahabeden Hz. Kab b. Mâlik gelir. Hz. Kab, çok iyi bir şairdi aynı zamanda kılıç kullanmakta da usta idi. Akabe’de gelip Allah Resulü ne biat etmişti(söz vermişti)….
– Heyyy paragöz, sabah oldu uyansana! Çalışma masasının neşesi yerinde. Sabah sabah bana takılmayı ihmal etmedi yine. – Yok, uyumuyorum aslında. Dalmışım biraz. Biliyorum çoktan sabah oldu. – Kim bilir…