– Heyyy paragöz, sabah oldu uyansana! Çalışma masasının neşesi yerinde. Sabah sabah bana takılmayı ihmal etmedi yine. – Yok, uyumuyorum aslında. Dalmışım biraz. Biliyorum çoktan sabah oldu. – Kim bilir…
Çok okuyan mı bilir yoksa çok gezen mi? Kim daha çok bilir orasını bilemem ama bence gezmek çok daha eğlenceli. Hele ki benim gibi yerinde duramayan biri için. Geçen gün…
Kendini bildi bileli oturma odasının duvarında asılıydı. Başköşedeydi. Her zaman saati doğru göstermişti, hiç yanıltmamıştı ev sahiplerini. Ama son zamanlarda bir şeyler ters gidiyordu. Akrep yelkovanı kovalamıyordu artık. Ev sahibi…
Bir varmış, bir yokmuş. Allah’ın kulu pek çokmuş. Çok söylemesi çok günahmış. Evvel zamanda Keloğlan’ın yaşamakta olduğu şehrin padişahına çok güzel bir yorgan hediye getirmişler. Padişah “Bu yorganı çok beğendim,…
Bir varmış bir yokmuş, bir padişah varmış. Bu padişah kırk perili denen bir memlekette bir kız sevmiş. Kıza Yarım Elma derlermiş. Padişah az uğraşmış, çok uğraşmış, bu kızı bir türlü…
Bir varmış bir yokmuş. Havanın çok kötü olduğu dönemlerde, dağ ile bulut birbirleriyle sürekli kavga etmeye başlayan uyumsuz bir çift olmaya başlamış. Dağ sürekli Bulut’ a kızıyor ve neden böyle…
Kocamış bir tilki, ama dişlilerden,Bir hayli tavuk, tavşan yemişlerden,Tuzağa tutulmuş sonunda; ve nasılsa kurtulmuş. Kurtulmuş ama, kuyruğu da bırakmış kapanda. Utancından ölecek… Ne yapsın? İstemiş bütün tilkiler de ona benzesin……
La fontaine masallarından kısa bir masal örneği; İki katır yürüyormuş yan yana,Biri yulaf yüklüymüş, biri para:Köylülerden tuz vergisi toplamışlar,Koca bir heybe dolusu mangır.Para yüklü katırda bir çalım, bir çalım,Başı havalarda,Boynunda…
Günlerden bir gün, tarla faresinin canı sıkılmış, gezintiye çıkmış. Zavallıcık başına gelecekler ne bilsin, kalkmış, bir kurbağayla arkadaş olmuş. Bu kurbağanın niyeti hiç iyi değilmiş. Dostluk nişanesi olarak, farenin ayağını…
Bir zamanlar var iken, bir zamanlar yok iken, dağ fare doğurmuş, kanatlanmış uçmaya. Balık kavağa çıkmış, söğüt dalı biçmeye. Develer saraya girmiş, hörgücünü ölçmeye. Bir kantar akıl ister, şu masalı…