Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde karısıyla birlikte şirin bir evde yaşayan bir oduncu varmış.
Bu oduncu her gün ormana odun kesmek için gider, topladığı odunları pazara götürüp satardı.
Bir gün yine sabah erkenden kalkarak ormana odun kesmeye gitmişti. Ormanda kesmek için kurumuş ağaç ararken, şarkı söylüyor ve doğanın güzelliğinin tadını çıkarıyordu.
Bir süre sonra gözüne kurumuş büyük bir ağaç takıldı. Daha fazla ağaç elde etmek için bütün ağacı kesmeyi düşündü. Ağaç çok büyük olduğu için, ona güzel paralar kazandırabilirdi.
Oduncu o ağacın yanına giderek malzemelerini yere indirdikten sonra ağacı kesmek için baltasını eline aldı. Tamda baltayla ağaca vuracağı esnada, bir ses işitti.
“Lütfen bu ağacı kesmeyin!” Oduncu durdu, bir sağa bir sola baktı, ama etrafta hiç kimse yoktu.
Kendisine öyle geldiğini düşünerek, yine baltasını aldı ve ağaca vuracağı esnada yine aynı sözleri işitti
“Lütfen bu ağacı kesmeyin.”
Oduncu tekrar durdu ve etrafa bakındı. Ama yine kimseyi göremeyince oldukça şaşırmıştı. Bir süre sonra ağaçta bulunan bir peri konuşmaya başladı.
“Ben bir periyim ve bu ağaçta yaşıyorum. Eğer bu ağacı kesersen, ben evsiz kalacağım. Kış mevsimi çok yakın belki de soğuktan donacağım. Ne olur Evimi yıkmayın! Bunun yerine senin üç dileğini yerine getireceğim. ” demiş.
Oduncu çok sevinmişti. Artık herhangi bir iş yapmadan zengin olabilirdi. Perinin teklifini kabul etti.
“Peki bu dilekleri şimdi dilemesem eve varınca karımla beraber dilesem olur mu?”
“Tabiki olur, yeter ki sen dileği dilerken birinci dileğim, ikinci dileğim ve üçündü dileğim. Diye söze başla yeter.” demiş.
Oduncu sevinçle karısına bundan bahsetmek için koşar adımlarla evine gitti. Karısı her zamanki gibi onu bekliyordu. Ama onu bu kadar erken görmeye alışık değildi.
“Bugün neden bu kadar erken geldin? Çok mutlu görünüyorsun. Neler oldu, lütfen bana da söyle.”
“Evet çok mutluyum, bugün büyük bir hazineye sahip oldum. Henüz daha elimize geçmese de, hazineyi yakında alacağım.” diyerek karısının elinden tutarak dans etmeye başladı.
Karısı hala bir şey anlamamıştı. tekrar sordu “Söylesene nasıl bir hazine iyi merak ettim.”
Oduncu tüm olayı en baştan karısına anlattı. Karısı da adeta sevinçten havalara uçar gibiydi.
Oduncu karısına: “Epey acıktım. Bana yiyecek bir şeyler hazırla.”
“Erken geldiğinden, daha hiçbir şey hazırlamadım ki. Ama biraz beklersen hemen hazırlarım” dedi.
Oduncu biraz düşündükten sonra “Hayır, hiçbir şey pişirme, şimdi üç dilek hakkım var ya birinci dileğimizi dileyebiliriz.” demiş sonra da “Birinci dileğim olarak, kuzu kavurma, tatlı olarak da sıcak puding istiyorum.” demiş.
Bu sözleri söyledikten sonra, iki üç dakika içinde, üzerinde kuzu kavurma ve sıcak puding olan bir tepsi ortaya çıktı.
Karısı, sen niye dileği boşa harcadın diye kızmaya başlasa da, oduncu ona “gel otur şu sofraya daha iki dilek hakkımız daha var. Merak etme…” demiş.
Oduncu sofraya oturup, yemeye başladı. O tabaklardaki yemeği bitirince tekrar doluyordu. Doyasıya yedikten sonra karısına da lezzetli pudingi yemesini istedi.
Ama karısı ona çok kızgındı ve şöyle dedi: “Bir nimeti israf ettin ve şimdi ikinci dileğim bu pudingin burnuna yapıştırılmasını diliyorum!” deyince
Puding hemen oduncunun burnuna yapışmış. Oduncu bu durumdan epey rahatsız olmuştu.
Pudingi burnundan temizleme çalıştı. ama bir türlü temizlemeyi başaramayınca, “Ah, ne kadar da aptalsın! Ne yaptın?” diyerek karısını azarladı. sonra da “İkinci dileği boşa harcadın.” demiş.
Karısı “Daha bir dileğimiz daha var çok para isteyebiliriz.” demiş.
Oduncu pudingi temizlemeye devam etti. pudingi burnundan temizlemeyi başaramayınca “Ah! Sen büyük bir aptalsın, burnuma takılan sıcak puding var ve sen para istiyorsun! üçündü dileğim, ben de burnuma yapışmış pudinginin hemen kaybolmasını diliyorum!” demiş.
Burnundaki puding kaybolunca, Oduncu, rahat bir nefes aldı. ama Böylelikle oduncu ve karısı zengin olma şanslarını kaybetti.
Şans onların kapısını çalmıştı, ama fırsattan yararlanamadılar ve daha önce olduğu gibi fakir bir yaşam sürmeye devam ettiler.
EN GÜZEL LA FONTEİNE MASALLARI İÇİN BİZİMLE KALIN 🙂